"Gel. Yeniden iyi biri olmak mümkündür, demişti Rahim Han tam telefonu kapatırken. Öylesine söyleyivermişti; son anda aklına gelmiş gibi. Yeniden iyi biri olmak."
"Mutlu son diye bir şey var mı? Her şey bir yana hayat bir Hint filmi değil. Afganların en sık yinelediği deyiştir: Zendagi migzara. Hayat devam ediyor."
“Nen var Zeze?”
“Hiç. Şarkı söylüyordum.”
“Şarkı mı söylüyordun?”
“Evet.”
“Öyleyse ben sağır olmalıyım.”
“İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.”
''Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız.''
“Çocukluğumuz hepimiz için önemlidir. Çünkü bize verilen ya da bir şekilde bizim üstlendiğimiz ilk rol neyse fark etmeden ömrümüzün sonuna kadar hep o rolü oynarız.”
Kitabını okuduktan sonra filmini de izlediğinizde gözyaşı bezleriniz artık “benden bu kadar” diyerek gözyaşı salgılama görevini sona erdiriyor. İşin mübalağası tabi :) Kitabı da filmi de efsane yapıtlardan. Hemen herkesin okuduğu ve hayatında iz bırakan bir eser. Kitabın sonunda, Emir’in Hasan’a olan vicdan borcunu yeğenini evlat edinerek ödemesi ve Hasan’la çocukluğunda yaptığı gibi yeğeniyle de uçurtma uçurması bölümlerine kalbimi bıraktım diyebilirim.
Faruk Hoca, Din psikolojisinin tarihinden başlayarak, yöntem ve tekniklere, dindarlığın boyutlarına, inanç-ibadet-dini gelişim-tasavvuf ve ölüm psikolojisi ve kişilik gelişimi konularına detaylı bir şekilde değinerek kitabını sonlandırıyor. Din Psikolojisi alanına yeni adım atmış arkadaşlar için elinde bulunması gereken eserlerden biri.
Din PsikolojisiFaruk Karaca · Kişisel Yayınlar · 201167 okunma