“Erkekler, herkesin içinde nadiren ağlarlar, çünkü ağlamak son derece cinsiyete özgü kalınmış bir eylemdir. Erkek çocukları çoğunlukla ‘Erkek adam ağlamaz!’ öğretisiyle yetiştirilirler. Erkekler yetişkin olduklarında da bir kadını ağlarken gördüklerinde de bilmedikleri bir duygu ifadesiyle karşılaşırlar. Ya ağlayan kadını bir şekilde teselli ederler, ya zayıflık olarak görürler, ya da korkup kaçarlar. Kimi erkek için bir kadını ağlatıyor olmak başarısızlıkla eşdeğerdir ve bununla yüzleşmek zordur. Peki ya erkeklere ağlamanın normal olduğu öğretilseydi? O zaman bir kadınla birlikte ağlamanın destek vermek demek olduğunu, gerçekten acı ve hüznün ifadesi olduğunu öğrenselerdi, kadınlara bakış açıları farklı olmaz mıydı? Hepimiz insanız, cinsiyet ayırt etmeksizin aynı duygularla doğduk. Sadece sosyal öğretiler, kültür ve toplum bizleri daha da farklılaştırdı.”
“Ayrıca kendi iç dünyanda başarılı olmadıkça dışarıdaki başarının hiçbir anlamı olmadığını anlamış bulunuyorum. İyi olmakla hali vakti yerinde olmak arasında çok büyük bir fark var.”
“Yaşamda hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Olumsuz deneyim diye bir şey de yoktur, yalnızca kendi bilgeliğini kazanma yolunda olgunlaşmak, öğrenmek ve ilerlemek için fırsatlar vardır. Güçlükten güç doğar. Acı bile mükemmel bir öğretmendir.”
“Bu adama göre Selma delidir, vahşidir, ne bileyim ben, münasebetsiz dejenerenin biridir. Bana göre bilakis, Selma, orta adamların anlayamayacakları hassasiyet nüanslarıyla dolu bir kadındır.
Anlaşılmayan ruhlara deli demek adettir, malûm ya.”
+“Verdiğim şiir kitabını okuyor musun?
Selma bu sefer şüphe bırakmayacak bir vuzuhla gülümseyerek önüne baktı ve hep alçak sesle:
-Güzel dedi, suya benzeyen şiirler
+Suya mı?
-Suya bakarken insanın gözleri dalmaz mı? Hem bomboş görünür su, hem içinde neler vardır. Bu şiirler de öyle. Sade. Sade ve hem dolu.”
"Gel. Yeniden iyi biri olmak mümkündür, demişti Rahim Han tam telefonu kapatırken. Öylesine söyleyivermişti; son anda aklına gelmiş gibi. Yeniden iyi biri olmak."
"Mutlu son diye bir şey var mı? Her şey bir yana hayat bir Hint filmi değil. Afganların en sık yinelediği deyiştir: Zendagi migzara. Hayat devam ediyor."
“Nen var Zeze?”
“Hiç. Şarkı söylüyordum.”
“Şarkı mı söylüyordun?”
“Evet.”
“Öyleyse ben sağır olmalıyım.”
“İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.”
''Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız.''
“Çocukluğumuz hepimiz için önemlidir. Çünkü bize verilen ya da bir şekilde bizim üstlendiğimiz ilk rol neyse fark etmeden ömrümüzün sonuna kadar hep o rolü oynarız.”
“Başkalarını değiştirmeye çalışıp, kendini hiç değiştirmemenin sonu her zaman hüsrandır. Başkalarına tuttuğunuz aynada ara sıra kendinize de bakın. Sizde değiştirilmesi gereken neler var?”