Yeni bir çağ tüm teknoliojilerin geride kaldığı ve tam aksine bir adım ileriye geçmek yerine bir adım gerisine gelinen, teknolojinin olmadığı ama Altın çağ. Çok az kişinin çok büyük mücadele vererek geçtiği büyük kayıplara karşılık büyük kazançlar .Bir adım ilerisi cennet bir adım gerisi cehhenem ….Kıyamet senaryoları ve komplo teorileri mi yoksa hayal satmak mı ? Bi tarafta Acı ve Gerçeklik bir tarafta adı Yeni dünya düzeni mi ? Çok az insanın kaldığı bir düzenden bahsediliyor tabiki zenginlik çağı olarak adlandırılır.Şuanki dünyada kaynakların az olması bir tarafta çok zengin burjuvalar öteki tarafta su ve gıda kıtlığı çeken ülkeler . Tüm sorun gibi görünenler temizlenirse o halde zengin olunur.Az insan çok kaynak yeni dünya düzeni !!!Tek Din Sıfır Sorun… Bu hayal mi ? Gerçek mi ? Belkide tek bir kişi o çağı görebilecek ve dişlerini bile çektirmesi mümkün olmaya bir çağa girecek keşke dişlerimi çektirseydim diyecek çağ atlarken … Tüm benliğin,kimliğin ,mesleğin anlamsız kaldığı ilkel çağ …Tek birşeyin anlamlı olduğu…En saf, doğal ve değişmeyenlerin kaldığı…Belkide o Çağ kapıda… Çok az insanla … En cesur en savaşçı en mücadeleci en çok hak eden .Sonuçta ; islam da Mesîh’in gelişi medeniyeti sona erdiren savaş anlamında …
Bir çocuk mutluluğun resmini çiziyor
İçinde toplar, tüfekler ve savaş uçakları
Barış hiç görememiş
Savaşın içinde doğan bu bebek.
Sanki bunlarsız bir dünya var olmamış gibi
Babasını hiç görememiş doğduğundan beri
Gözleri hep kapıda her an gelecekmiş gibi
Toplama kampına gelen herkeste babasının kokusunu arıyor.
Annesini ise hayal meyal hatırlıyor
Son nefesini verirken kanlar içinde
O acı feryadı kulaklarından hiç çıkmıyor
Çırpınırken üç askerin arasından.
Çocuk kaçmak istiyor uzaklara
Genzindeki çıkmak bilmeyen kan kokusundan
Kaçmak istiyor paramparça olmuş ayağından
İçinde bitiremediği savaştan kaçmak istiyor
Bir güvercin misali uçmak barışa
F.Başkan
Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik;
İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ.
Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım.
Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:)))
Öncelikle;
İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
Soğuk savaş zamanı..
Kapıda hasret, burası gurbet.
Soğuk savaş; sıcak yar kucağından uzak
Sığınak yapıldı tüm o hüzünlü şarkılar
Aşkı anlatan, anıları anlamlandıran.
Ve mülteci yüreklere dönüştü
Savaşçı her bir aşık..
Saatin tik takları ölümün sesi..
Ölüm dediğin de ayrılığın ta kendisi.
Öpülesi dudaklardan çıkan, yüreğe saplanan,
Kirpiklerden süzülen ıslak bir mermi.
En çirkin tabirle,
Hoş olmayan -bir hoşçakal temennisi..
m.sarıtaş
"Savaş kapıda!" dedi.
"Savaş içimde!" dedim.
"Çok insan ölecek!" dedi.
"Çoğu ölüydü, azı dirilecek!" dedim.
"Kaçmak mı gerekir kalmak mı?" dedi.
"Kaçsam benimle, kalsam benimle, anlamıyor musun savaş içimde!" dedim.
"İyisi mi son kez içelim barışa!" dedi.
"Son, bir başlangıcın kapısı değil mi?" dedim.
"Kapının ardında ne var?" dedi.
"Belki de çocuklar gibi saklanan barış!" dedim.
Ve tokuştu kadehler, dış dünyadan gelen büyük gürültüyle.
Musa Akkaya
Gervasio atını ağaçların arasından hızlıca sürüyordu. Rüzgar gibi savrulan atın ayakları toprağı taşı bir taraftan eziyor, bir taraftan yere değmezcesine adeta uçuyordu. Korkusuz gözü pek cesur bir savaşçı olan Gervasio, atı adeta öldürürcesine sürüyordu. Ormanın puslu, sisli, gölgelerinden savaşırcasına son sürat gidişi sisleri ardında resim
AŞK MAHKUMU
Onu ilk kez gördüğümde kanadı kırık bir kelebeğe benzetmiştim. Uçmaya çalışan ama uçarken de acısını içinde yaşayan bir kelebeğe… Sanki acısını kabullenmiş gibiydi. Güçlü görünmeye çalışıyordu. Ama bu konuda pek de başarılı değildi.
Ortak bir arkadaşımızın evinde verdiği doğum günü kutlamasında karşılaşmıştık. Dikkat çekici bir
Bu öldürme makinası insanoğlu, şu yeryüzünde önüne ne gelirse, kim çıkarsa öldürüyor, havada uçan kuşu, denizde yüzen balığı, öldürecek hiçbir şey bulamazsa kendini öldürüyor.
Köyünde onu herkes öldü bilmektedir.
Çanakkale’den Havran’daki köyüne kadar 145 kilometreyi 13 günde yayan yürür.
Geldiğinde evine giremez. Çünkü 9 yılda belki karısı, yeniden evlenmiş olabilir.
Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz hapsine alır. Sabah koyunları çıkarmak için gelen bir akrabası ile karşılaşır.
─ Sen kimsin?
─ Ben
KOCASEYİT ALİ ONBAŞI
Köyünde onu herkes öldü bilmektedir.
Çanakkale’den Havran’daki köyüne kadar
145 kilometreyi 13 günde yayan yürür.
Geldiğinde evine giremez. Çünkü 9 yılda belki karısı, yeniden evlenmiş olabilir. Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz hapsine alır. Sabah koyunları çıkarmak için gelen bir akrabası ile karşılaşır.
“-Sen
📺:THE DIG
🎯:Film
⏲️:112 dakika
🎰:9/10
---------------------------------------
Gerçek hayattan uyarlanışıyla, oyunculuklarıyla ve konusuyla Netflix'te uzun bir aranın ardından güzel bir film izledim. Yazar John Preston'ın aynı adlı kitabından uyarlanan film, 29 Ocak'ta Netflix platformlarındaki yerini aldı. Tarihi bir dram olarak adlandırabileceğim
…
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar..
Bu şiiri Mehmet Akif, ülkenin dört bir yandan işgal edildiği bir zamanın arefesinde kaleme almış. O zaman hasta adam Osmanlı’nın son zamanları ve dünya savaşı kapıda.
Aşk şiiri yazamıyorum
Evim yok kiradayım
Ev sahibi kapıda
Ovuşturduğu elleri mi?
Aşk şiiri yazamıyorum
Karnım tok geleceğim aç
Kadınlarım ölüyor
Çocuklarım kokluyor aktoz
Mezardan karanlık bu çağ
Kalkıp gitmek çözüm mü?
Kalıp savaş-mak mı çözüm?
Hür değilsin be adam
Yumruğunu kaldır ve del semayı
Ayağınla toprağı ikiye ayır
bağır
Sineler ürpersin , kanasın zalim-i fikriyat
Müteakip
Hürsek
Cami, cemevi,kilise
Şafi,Sünni,Alevi ,Allahsız,Peygambersiz
Beraberce
Yazarız biz de kıskandıran şiirler aşka dair…
Muhammet Avinç (Hür Kalacağız 2)
M. Kemal Atatürk’e yakınlığı ile bilinen General Fahrettin Altay, hatıralarında M. Kemal’in Iran Şahı’na “milletimizin kadınlarını çırıl çıplak soyup takdim ettiğini” yazdı.
Evvela General Fahrettin Altay’ın hatıratından söz konusu olayı aynen aktaracağız.
Ardından ise Fahrettin Altay’ın yazdıklarının doğru olduğunu başka bir hatırattan