Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk evlilikleri kişilerin değil, türün çıkarına yapılır. Söz konusu kişiler böylelikle. en küçük bir tereddüt bile hissetmeksizin. kendi mutluluklarına katkıda bulunduklarını zannederler; fakat onların gerçek amacı kendilerinin tanımadığı. bilmediği ve ancak onlar sayesinde mümkün olabilecek yeni bir varlığın dünyaya getirilmesinde saklı olan bir amaçtır. Bu amaçla bir araya getirilmiş olan erkek ve kadının, bundan böyle bu birlikteliklerini mümkün olduğu kadar sürdürmeye çalışmaları gerekir. Fakat sık sık tutkulu aşkın özü olan bu içgüdüsel yanılsamanın bir araya getirmiş olduğu iki insan başka bakımlardan çok farklı yaradılışta olurlar. Bu vehim yahut yanılsama ortadan kalktığı zaman söz konusu farklılıklar açığa çıkar ki er geç olacak olan budur. Aşk evliliklerinin çoğu kez mutsuzlukla sonuçlanmasının sebebi budur, çünkü birbirine aşık olan bu insanlar aracılığıyla esas göz önünde bulundurulan üzerine titrenilen şey, mevcut kuşağın zararına, gelecek kuşaktır. "Quien se casa por amores, ha de vivir can dolores " (Her kim aşk için evlenirse sonu çaresiz hüsrandır onun) der bir İspanyol atasözü.
Sayfa 76
Aristoteles der ki bütün dahi insanlar melankoliktir .
Reklam
Nitekim milyonların sıkı sıkıya sarıldığı ve her gün tam bir gönül rahatlığı ile tekrarladığı her yerde vaygın belli birtakım yanılgı ve yanlışlar vardır. Bunların bir listesini yapmaya başladım ve başkalarının da buna ilavede bulunmasını rica ediyorum. 1. İntihar korkakça bir iştir. 2. Her kim ki başkalanına itimatsızlık eder kendisi namussuzdur. 3. Fazilet ve deha halisane mutevazı ve gödterişsizdir. 4. Deliler - kaçıklar fevkalade talihsizdir. 5. Felsefe talim - tahsil edilemez fakat sadece yapılabılabilir (Hakikat bunun tam tersidir.) 6. lyi bir tragedya yazmak iyi bir güldürü yazmaktan daha kolaydır. 7. Bacon'a atfedilen şu ifade: Ucundan tadılan felsefe muhtemelen tanrıtanımazlığa götürür, fakat artan yudumlar gideni geri dine götürür. Öyle mi? Allez volrt (Bacon, De augmentis sclentiarum. llb. I, s. 5). 8. "Knowledge is power". Bir parça şeytanca. Adam vardır bir hayli bilgiye sahiptir fakat bu yüzden en küçük bir gücù yoktur, bir başkası bilginin kınntas na bile sahip olmadığı halde en bûyük gücu elinde banndınr. Bu sebepten ötüru Herodotos gayet haka olarak tam tersi fikri dile getirir: "İnsanlar arasında en hazin der kişinin aklı birçok şeye erdiği halde elinden hiçbir şey gelmemesidir (lib. IX, c. 16). Zaman zaman bir kimsenin bilgisinin başkalanna karşı kendisine güç ve üstünşük verdiği vakidir, mesela onlann sırlaronı bildiginde veya onlar bu kişinin esranna vakıf olamadıklarında böyledir fakat bu bile bilgi güçtür ifadesinin geçerliliğinin güvencesini teşkil etmez.
Sayfa 93
Çünkü bir kimse kendisi için neyse, yalnız başınayken ona eşlik eden ve başka birisinin ona veremeyeceği ve ondan alamayacağı şey neyse, açıkça bu, onun sahip olabileceği şeyden ya da başkalarının gözünde olabileceği şeyden daha önemlidir. İç dünyası zengin insan tamamen yalnızken, kendi düşünceleriyle ve hayalleriyle eşsiz bir eğlence bulur; öte yandan, ruhsuz biri sürekli dernekten derneğe, oyundan oyuna, yolculuktan yolculuğa ve şenlikten şenliğe koşsa bile, can sıkıntısından kurtulamaz. İyi, ılımlı, yumuşak bir karakter kısıtlı koşullarda hoşnut olabilir; öte yandan, hırslı, kıskanç ve kötü biri tüm zenginliğe karşın hoşnut değildir. Ama ancak, sürekli sıradışı, zihinsel açıdan olağanüstü bir bireyselliğin tadına varan bir kimse için, genel olarak ulaşılmaya çalışılan hazlar bütünüyle gereksizdirler, hatta sadece rahatsızlık verici ve usandırıcıdırlar. Bu yüzden Horatius der ki: Fildişi, mermer, Etrüsk heykelcikleri, resimler, Gümüş eşyalar ve urbalar, Gaetulya moruyla boyanmış, Çoğu mahrumdur bunlardan, ve kimileri de hiç aramaz bunları.
Dostu Frauenstadt anlatır ve der ki: O günlerde Schopenhauer'in halinde ve tavrında öyle görülmedik bir şey vardı ki gören adeta aklının başında olmadığını sanırdı. Bir defasında şehir serasının içinde bitkilerin fizyonomisini düşünürken bütünüyle kendisini kaybetmişti. Kendisine birbirinden bunca farklı renk ve şekillerin nereden ileri geldiğini soruyordu. Böylesine has ve hususi olan şekliyle bu gelişme kendisine ne söyleyecekti? Burada bu yaprak ve tomurcuklarda kendisini dışa vuran şeyin iç öznel varlığı, merkezi iradesi nedir? Belki de kendi kendisine yüksek sesle konuşuyordu, hali ve tavrıyla olduğu gibi bu davranışıyla da seranın sorumlusunun dikkatini çekmişti. Sera sorumlusu bu sıra dışı adamın kim olabileceğini merak etmiş ve sonunda uzaklaşırken dayanamamış bu soruyu sormuştu. Schopenhauer "Evet, şimdi siz bana kim olduğumu söyleyebilseydiniz, teşekkürü borç bilirdim." Sorumlu karşısındaki adama sanki çılgının biriymiş gibi bakmıştı. Schopenhauer Frauenstadt'a bu küçük bir şakaydı demişti.
Sayfa 151 - Say Yayınları - Çeviren: Ahmet Aydoğan - I. Baskı: 2015 • Schopenhauer İdealizmi - William Mackintire SalterKitabı okudu
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Izdırap-daşlar ve Yaşam ile İntihar Üzerine Genel Bakış
Hayatımızın tabloları kaba mozaiklerle yapılan resimlere benzer ki yakından bakıldığında hiçbir etkisi yoktur güzelliğinin anlaşılabilmesi için belli bir bakış mesafesi gereklidir.Dolayısıyla arzu ettiğiniz bir şeyi ele geçirmek için onun değersiz ve doyurucu olmaktan uzak olduğunun anlaşılması gerekir; her zaman daha iyi şeylerin beklentisi ile
Hayatın Anlamı
Hayatın AnlamıArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20102,892 okunma
1.000 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.