Tam bir hafta önce, birisi sana selam söyledi. " Tabii ki söylerim selamını " dedim, ama arabaya binene kadar da unutmuşum. Selamı değil, selam söyleyen adamı. Üzülüyor da değilim hani buna. Bana kalırsa, akıllı bir koca, karısına selam söyleyen bütün erkeklerin selamını unutmalıdır.
Babama Selam Söyle
Karlı bir akşamdı Ankara'da;
Son kez elele yürümüştük,
Bitmesin istediğimiz yola.
Kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık.
Yazarsın bana demiştin.
Bende yazarım sana sık sık.
Güneş tepede cayır cayırdı. Keskin gözlerinin değdiği yerleri yakıp kavuruyor, kendisinden korunmaya çalışanların üzerine ise harlı nefesini sarıyordu. O nefes, saklanabilecekleri yanılgısına düşenlerin nerede olursa olsun buluyor ve güneşin yakıcı selamını söylüyordu. Tentenlerin altında, ağaçların gölgesinde, odaların kuytusundaydı. Su borularında sinsice geziyor, pencerelerden, kapılardan, bacalardan, yerlerdeki taşlardan, anahtar deliklerinden, miskin bir ejdarha gibi alevini hohluyordu.
"Askerde Ahmet Güzelce adlı bir arkadaşım vardı. Bu arkadaş çok disiplinsizdi. Künyesini düzgün okuyamaz, selamını hep eğri verirdi. Bu yüzden de devamlı dayak yerdi. Bundan esinlenip 'Turist Ömer' tipini yarattım."