Bir adam ceviz ağacı diken Ebû'd-Derdâ'ya rastladı ve "sen yaşlı bir adamsın, şu kadar yıla ancak meyvesi yenebilecek şunu dikiyorsun" dedi. Ebû'd-Derdâ şu karşılığı verdi: "Bana düşen, başkasının ondan yemesi ve mükâfatının da bana olmasıdır".. Kastallânî, IV, 171.
Az kalsın keşiş olacaktım, Tanrı'nın kara yıldızlarından biri yani! Ama işte bir gün manastıra Penza'dan bir kadın geldi. Hoş, neşeli bir kadındı. Sen, dedi aklı başında, pehlivan gibi bir adamsın... bense, tek başına yaşayan, namuslu bir dulum. Keşke benim yanıma kapıcı girsen. Kendi evceğizim var. Kuştüyü ticareti yaparım. Böyle deyip, beni ayarttı kadın. Yanına kapıcı olarak girdim, ama neye niyet, neye kısmet, onun gönlünün kapıcısı oldum; tam üç yıl sıcacık koynunda mis gibi yaşadım...
Sonra en ağır, en boğuk konuşmasıyla, sabah aldığı sigaranın şu an tam sırası olduğunu söyledi ve elini camın içinden geçirdi. (...)
...kadının şapkasıyla omzundaki cam parçalarını son derece nazik bir tavırla silkeledi.
“Lütfen kusuruma bakmayın, hanʼfendi,” dedi. “Sahiden çok üzgünüm. Şu cam pencere öyle pırıl pırıl, öyle temiz ki, orada olduğunu ta-mamen unutmuşum.”
“Kocam,” diye fısıldadı Leilwin, “ sen bir kadının mürettebatında olmasını dileyebileceği en cesur, en sağlam adamsın. Ama ırmakta koşan bir ayı kadar sessiz hareket ediyorsun.”
“Alay mı ediyorsun? Onun harcamayacak olduğu paraları, kendi paralarımı, çeyiz sayar mıyım ben? Almadığım paraya aldım diyecek göz var mı bende? Elime bir şeyler geçmeli, elime.”
— Zahar, Zahar, diye bağırdı. Zahar'ın sesi,
atlayışıyla birlikte duyuldu:
— Ne var gene? Bilmem artık ayaklarım
tutacak mı?
— Zahar, sen ne zehirli bir adamsın.
Zahar alındı:
— Zehirliymişim! Ne diye zehirli olayım?
Kimi öldürdüm?
— Zehirlisin ya. Benim hayatımı
zehirliyorsun.
— Ben zehirli değilim.
— Öyleyse ne diye bu ev meselesini başıma
kakıp duruyorsun?
— Benim elimde ne var?
— Ya benim elimde ne var?
— Ev sahibine yazacağım dememiş miydiniz?
— Evet, evet, yazacağım; dur bakalım. Her
şey birden olmaz ki.
Yürüyen merdivenlerde ve asansörlerde çıkıp inen insanlar, araba süren insanlar, garaj kapılarını uzaktan kumanda ile açan insanlar. Sonra yağları eritmek için jimnastik salonlarına gidilir. 4.000 yıl sonra bacaklarımız olmayacak, ördeklere benzeyeceğiz. Bütün türler kendilerini yok ederler. Dinozorların sonu da böyle oldu. Canlı namına ne varsa yediler, sonra birbirlerini yemeye başladılar ve sonunda tek dinozor kaldı ve o orospu çocuğu da açlıktan öldü.
Oh! Kimselere selam vermiyorum. Senede dört kelime konuşmadığım adama nezaketen gülmeye bile mecbur değilim. Görmemezliğe geliyorum. Başımı çeviriyorum.