Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikâyet ediyorum!'
Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
'Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü hastalıkların
... Ama ikisi de biliyor ki benim yerim onların tahtlarının ortasındaki boşluk. Kulaktan kulağa oynamalarını sağlayacak ortadaki adam. İkisinin evi de benim yerim değil. Ben ancak bahçelerini ayıran duvarın üstünde oturabilirim. Yerim orası. Şeytan ile Tanrı'nın tam ortasında! Ne yakın, ne uzak. İyilik ile kötülüğün kesiştiği bir nokta yoktur. Yan yana dururlar birbirlerine dokunmadan. Ve dokunmadıkları yerde ben varım. Ne iyiyim, ne kötü. Ne kutsalım, ne şeytani....
Kitabı okumadan önce bir arkadaşım bana konusunun fantastik olduğunu söylemişti ben de en fazla ne olabilir ki diye düşündüm ama okumaya başladığımda fikrimin değiştiğini söyleyebilirim.
Yazar'ın ilk kitabı olmasına rağmen gerçekten harika bir kurgusu ve anlatım tekniği var. Okurken zaman akıp gidiyor hiç sıkılmadan okudum.
Konusuna biraz değinecek olursak görünmez ve özel güçlere sahip bazı insanlar dünya ya geliyor ve onlar gibi görünmez ve güçlü olan adına gümüş dedikleri yaratıkların insanlara ve kendilerine saldırılarmalarına karşın kendilerini ve insanları koruyorlar.
Kitabın başı benim ilgimi çekti açıkçası ve kitaptaki olayların sebebini öğrendiğimde baya bi şaşırmıştım.
Okumak isteyenler için şunu söyleyeyim keyifle okuyacağınız bir fantastik-bilim kurgu romanı. Şimdiden keyifli okumalar herkese..
NessahiraEsin Kıroğlu · Hyperion Kitap · 201357 okunma
40- Eğer seni yalanlamada ısrar ederlerse de ki: "Benim amelim bana, sizin ameliniz size! Siz benim yapacağımdan uzaksınız, ben de sizin yapacağınızdan uzağım!"
Sivas Acısı
Ben tanırım
Bu bulut bizim oranın bulutu
Hemşeriyiz ne de olsa
Benim için kalkmış ta Sivas’tan gelmiş
Yurdumun bulutu
Başımın üstünde yeri var
-Çocuklar neden sakat doğuyorlar?
-Genelde bu soruyu soran kişiler yüzlerini buruştururlar. Bu da aslında cevabı görememelerinden dolayıdır. Onlar, engelli çocukların "hatalı" olduğu düşüncesiyle bu çocuklara genelde acıyarak bakarlar. Ben fizyoterapist olarak, normal bir insana göre pek çok engelliyle daha fazla vakit geçirme şansına