Biliyor musun, kalemimi sen açtın -
- Hayır, bilmiyorsun: - - Gitmiştin.
Ben de, uzun bir süre, birşey yazamadım; kalemim, masanın üstünde, kış güneşi altında, durdu.
bileğime aptal turuncu bir ip bağlamıştın o gün, çıkarmazsan gitmeyeceğim demiştin. ben o ipi gidersin diye duş alırken bile çıkarmamıştım, ama sen gitmiştin.
Elveda! Ey gençliğin zengin umudu, niçin öyle hızla koşturuyorsun; kovaladığın şey nasılsa var değil, sen de bir o kadar yoksun!
Elveda! Ey eril güç! Niçin ayağını toprağa öyle sert vuruyorsun, bastışın şey bir delüzyon!
Elveda, ey muzaffer niyet, hedefe elbet varacaksın, zira eylemi, arkanı dönmeden beraberinde götüremezsin ve sen bunu yapamazsın!
Elveda! Ey Ormanın güzelliği, sana bakmak istediğimde kuruyup gitmiştin!
Yoluna devam et! Ey gelip geçici nehir! Ne yapacağını bilen bir sen varsın; zira sadece akıyorsun, asla dolmayan denizde kendini kaybetmek istiyorsun!
Yoluna devam et, ey sen, kimselerin, sonunu göremediği için bir komedi diyemediği, bir trajedi de diyemediği hayat oyunu.
Yoluna devam et, ey sen, hayata paradan bir nebze daha fazla karşılık vermeyen varoluş oyunu!
Nede hiç kimse ölümden geri dönmedi?
Merhaba Nalân... bu sen misin,
Yoksa sen mi sandım;
Biri çimdiklesin beni...
Şöyle ışığa gel de göreyim,
Beni dümdüz eden,
O yalandan da yalan gözlerini...
Merhaba Nalân...
Amortiden mi çıktın güzelim?
...
Bu kaçıncı gece Aybike?
Sensiz geçen kaç gecem oldu?
Ben saymadım gecelerimi
Sensiz gecelerimde
Kıvranıyordum yerlerde
İçimde tutuşuyordu hasretin
Ben seni özlüyordum
Sen, buluşabildiğimiz ender günlerden birinde, bana gelmiştin. Yaz başıydı; ben bahçede oturmuş rakı içiyordum; sen de —galiba mutluluktan— koşuşturup duruyordun. Sana, yarı şakayla, “Haydi bakalım — bana erik getir” demiştim. Koşup gitmiştin: Bahçede bir erik ağacı olduğunu biliyordun. Epey sonra (hatta, biraz daha gecikseydin, kalkıp sana bakmağa gidecektim), alı al, moru mor, kan-ter içinde geri gelmiştin: elinde bir külah: Manavdan, harçlığının son kuruşuna kadar vererek aldığın erikler...
Ağaçta erik yoktu; ama Baban senden erik istemişti... — Ne yapabilirdin ki...
Yapman gerektiği için yapabileceğini yapmıştın — işte seni insan yapan da bu.
HY : "Tek bir şey soracağım,
Benimle mutlu olduğun kadar onunla mutlu oluyor musun?"
A.U : "O senin yerinde değil öyle olsaydı zaten onu sevemezdim.
...
Yani bunca zaman kim olursa olsun sevmeye çalışsam hep seni gördüm, senden bir parça vardı sanki herkeste, konuşmaları, gülüşü, sesi, gözleri bile hep sendi...
Sadece onda farklı oldu"
HY : "Madem beni bu kadar çok istiyordun niye gittin?"
A.U : "Sen benden önce gitmiştin"...