İlkim iyikim....
İyi ki varsın her şeye rağmen iyi ki girdin hayatıma son kez içimde kalan her şeyi anlatacağım artık senden geriye içimde bir şey kalmasın diye...
Sen anlasanda anlamasanda ben anlatacağım. Bir ömür yanında olmadığım için üzgünüm zaten istemezsin ama yinede seni bu hale getirdiğim için üzgünüm ama ben de bittim bunu bil isterim,
Bu aralar okuyasım yok. Bu aralar dediğim, çarşambadan beri. Aslında yeni öykücülerdi gözüme kestirdiklerim, yerlilerden, okur, anasını ağlatır, en az 10 öykü kitabı bitiririm niyetindeydim. Olmadı.
Bodrum'daydık. Senesini unuttum. Keçiboynuzu alırım niyetine köylülerin kurduğu pazara gitmiştim. Zelo, kızım, daha 5 yaşında bile yoktu. Terlemiş
“Yaşayan her insan kadar pişman ve ölen herkes kadar da eksik işte…”
İnceleme mi bu yoksa bir histeri krizi sonrası bir karalama mı emin değilim. Öncelikle bu kitapla hepimizi tanıştıran
Yüksel Yüksel beye teşekkürle başlamak istiyorum. Israrla, şiddetle ve gözlerinden okunan bir gururla tavsiye etmişti bizlere. Birçok okur dostumuz tavsiyesine uyup
Şeker Portakalı' sonunda ben de okuyanlar kervanına katıldım. İnceleme yazmama gerek var mıydı bilmiyorum, zaten yeterince inceleme var ama ben de yazmak istedim yazıp içimdekileri söylemek istedim, seneler sonra inşallah olur da 1k ya girebilirsem ya da çocuklarım, torunlarım girebilirse
Evreka, evreka, evreka!
Bir kitabı bulamadığım zaman çok diretmem aslında. İlla benim olsun, illa olacak vs diye. Ama bu kitabı çok direttim. Nedeni ise, Tumblr uygulamasında gezerken, bir sahaf sayfasında gördüğüm şu dizeler oldu:
"Sunuyorum yaşamanın katmerlisini
Sev beni
Zamanlar minnacık, vakitler kısa
Gün dönmeden, ay sönmeden, yıllar
❝Elimizdeki en iyi şeyin hayal gücümüz olduğuna inanıyorum ve sende ondan çuvallar dolusu var.❞
Siz hiç Ay'a bir insan göndermenin nelere mal olabileceğini düşündünüz mü? Hem de ilk defa gönderilecekse?
Standish ve dedesi, ülkeler arası saçma bir rekabetin içinde sıkışıp kalmış binlerce aileden sadece biri. Standish'in anne ve babası, çoğu