"Sokağında savaş mı var? Ha? Evinin önünde insanlar birbirini mi öldürüyor? Git, çık, savaş sen de o zaman! Öl, yaralan, sakat kal! Açlık mı var sizin orada? Çocuk yap, onu ye! Kendini ye! Ama kalkıp da dünyanın öbür ucuna gideceğim diye benim hayatıma sıçma! Hem ne olacak ki oralara gidince! İliğine kadar sikileceksin! Başka ne olmasını
Selam️ Margaret Atwood “Damızlık Kızın Öyküsü / The Handmaid’s Tale”..
Doksanlı yılların başında ilk Türkçe baskısını “Afa Yayınları”ndan yapan, benim de o dönem görüp, alıp okumaya fırsat bulamadan unuttuğum eser, 2017 yılında @dogan_kitap bünyesinde tekrar basıldı ve bir kez daha okuma listeme eklendi. Fakat bu defa unutmam imkânsızdı Zira bu
"The Shinning" Efsane mi? Kestane mi? Hadi Bakalım...
Bir kitap düşünün ki, orijinal adı kitaba “Medyum” filme “Cinnet” olarak çevrilsin, bir kitap düşünün ki iki dehayı yani Stanley Kubrick ve Stephen King’i birbirine düşman etsin. Bir roman uyarlaması düşünün ki, kitap ile filmin arasında Hobbit Köy ile Mordor kadar fark olsun.
Çeviri farklılığından dolayı ben kitabın adını telaffuz ederken
İnceleme öncesinde bu kitabı bana hediye ettiğin için sana sonsuz teşekkürler
Homeless
Hediye ettiğin kitaplar içinde en güzelini sona saklamışım farkında olmadan meğer. İyi ki okudum, iyi ki vesile oldun...
Kitabın konusuna geçmeden önce Leonardo ve eseri "Son Akşam Yemeği" ile ilgili biraz bilgi vermek
..
Hayatını verecekmiş bana.. Kim kimin hayatını ister ki bu zamanda, ya da ben ne yapacağım senin hayatınla?, dedim, boynunu büktü.. Otur dedim, fazla keskin olabilir cümlelerim biraz yumuşatalım madem..
Yükün çok fazla ve herkesin hayatı kendine ağır, senin hayatını kimseye vermene gerek yok, hayatında eksik olan sana fazla gelen şeyler.