Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Ali Şeriati’nin gerçeklerle sizi rahatsız etmeye geldim demesi gibi Saadettin Merdin de dini konularla ilgili bilgileri Kur’an Işığı altında anlatarak, gerçekleri söyleyerek bolca miktarda rahatsızlık veriyor. O kadar çok bam teline basıyor ki, ben kitabı okurken ve alıntı paylaşırken filan gördüğüm tepkilerden tahmin ediyorum ki sitenin
Martin Eden.. Martin Eden...
Sıradan bir günde bir insanın hayatını kurtararak kendi hayatını baştan sona değiştiren adamın romanı... Evet Martin eden okurları ve okumak için karar veren kitap dostlarım. Sizler de benim gibi okumakta erteleyenlerdenseniz bir an önce alıp okuyun demeyeceğim. Bu kitabın okunmaya değer bir yanının olmamasından değil. Tam aksine okunmaya değer
Seneler önce Mudanya sahilinde gezerken, Uludağ'ın eteklerindeki dağ köylerinde ikamet eden bir grupla karşılaşmıştık. Gruptaki kızlar Bursalı olmasına rağmen, Bursa'nın merkez ilçesi Mudanya'ya ilk defa gelip denizi görmüşlerdi. Yüzlerindeki ifadeyi kelimelerle anlatamam. Bahsi geçen şehir ''Bursa'' Ülkenin Batısında ve en gelişmiş sanayi şehirlerinden biri, ve burada oturan kızlar ilk defa denizi görüyorlardı.... Ülkenin en gelişmiş şehirlerinden birinde (ki sınırları içinde deniz varsa!!) yaşanan bu olay insanın içini acıtıyor. Varın siz düşünün doğuyu
''Kardelen'' projesiyle hayatta tutmaya çalışan kızların hayatlarından kesitler sunuyor. Hangi şartlarda, nasıl direndiklerini gösteriyor. Ayrıca bu kızların hikayelerinin yanında Tanzimat dönemi ve sonrası, Cumhuriyetin ilk dönemleri ve dünyada kadın haklarının gelişip, evrilmeside eklenmiş. Konu olarak iyi bir içeriğe hakim, gönüllülük esaslı olmasına rağmen biraz aceleye getirildiğini hissettim.
Yoğun olarak Selçuklular döneminde Anadolu'ya gelen Yörüklerin yerleşik hayata geçebilmesi oldukça uzun bir zaman almıştır. Yörükler son olarak 1865 yıllında, Derviş Paşa komutasındaki Osmanlı Fırka-i Islâhiyye ordusunun baskısıyla yerleşik hayata geçmeye zorlanmıştır. Türkmen Beyleri orduyla kavgaya tutuşmuş, çok kan akmış, çok can yitip
·
Puan vermedi
#OkudukBitti
#KitapYorumum
#SinanAkyüz
#İncirKuşları 320 sy
Suada ve Tarık...
"Sanırım," dedi kulağıma fısıldarken.
"Bu savaşta hepimiz bir şeylerini kaybetti. Sen de beni bu halimle yeniden sevebilecek misin acaba?"
"Sen ve ben ortak bir kadere sahibiz," dedim boğazım düğümlenirken. "Sen benim yaralı
Hiçbir şey gerçek değil, her şey mübah…
Bir insan hırsları uğruna ne kadar ileri gidebilir?
Alamut adlı eserde bu sınırın ne kadar aşıldığını göreceksiniz. Eser 1092 ilkbaharının ortalarında büyük bir kervanın Elbruz Dağları’nın eteklerine doğru ilerlerken birkaç atlının önlerini keserek Halime adlı genç bir kızın alınıp Alamut’a götürülmesiyle başlar. Halime, kalede yaşayan ve daha
Happy new year everybody :D
Kitap hakkında bir şey yazmak istemiyorum.Çünkü kitapta bir şey yok. Yazarı konuşmak daha iyi, evet yazıyorsan ve ben okuyorsam okuduğum kitap beni tatmin etmeli ,okuduğum her satırı hissetmedikten sonra o kitabı vakit kaybı olarak görüyorum. Boş bir duvarı izlemek daha yararıma olur. Kimseye öneri yapmak veya kötü eleştiri olsun diye yazmıyorum
Sir Walter, karısı öldükten sonra 3 kızı ile kalan köklü ve zengin bir adamdır. Kızları elizabeth annesinin ölümünden sonra evin yönetimini üstlenmiş ve babasından en fazla ilgiyi görem kızdır. Mary babasının beklediğinden farklı olarak daha az soylu ama zengin biriyle evlenmiştir. En az ilgi gören ve ötelenen Anne ise babasının nefret ettiği kurum olan askeriyeden birine aşık olur. Babası sonradan görme olarak değerlendirdiği adamlardan birine kızını verdiğinde alçalacağını düşünür. Karısının ölümünden sonra kızlara annelik yapan dostu bayan russell da bu durumu aşırı talihsiz bulur. Ekonomik krizle boğuştukları sırada sir walter evini kiralamak ister buldukları kiracı ise bir amiraldir. Tesadüfe bakın ki seneler önce Anne'in reddettiği denizci artık bir yüzbaşıdır ve evi kiralar.
Okurken baya sıkıldım açıkçası isimleri başlarda karıştırarak anlatmış. Pek kendimi karakterlere yakın hissedemedm. Yazım tarzı ve isimler çok gereksizbir karmaşaya sahipti. Konuya bir türlü giremedi süreklieşitli karakterlerin gelip gitmesinden ibaret. Geçmişe dönüşler ayrılmadan verildiğinden Anne ne ara birini buldu terk etti karmaşası da oluyor. Karakter odaklı değil ama dönem odaklı olarak ayrılabilir. Belki 10 sene sonra tekrar denerim okumayı.
Şimdi size bu kitaba dair anlatacağım her şey canınızı acıtabilir, fakat emin olun ki okurken hissettiğim acının yanından bile geçemez!
.
Küçük bir kız çocuğu düşünün, Somaly Mam olsun adı. Henüz 12 yaşındayken büyükbabasının borcuna karşılık Çinli bir tüccara bekareti satıldı. 14 yaşında büyükbabası tarafından hiç tanımadığı bir adamla evlendirildi. Ve 16 yaşında geneleve satıldı..
.
Çünkü Kamboçya'da uydurulan kan donduran bazı gelenekler vardı. Bir kızın bekaretini almanın erkeklerin yaşam süresini uzatıp hastalıklarını def edeceğine inanılıyordu. Bir ailenin borçlarını kızlarının bekareti ile ödemeleri kadar olağan bir şey yoktu. Somaly tüm bu süreçte elinden ne geliyorsa direnmek adına, çok daha fazlasını yaptı. Ama olmadı. Saçmalıklardan ibaret olan bu gelenek adı altındaki vahşetin karşısında durabilecek gücü bulduğu zaman seneler geçmişti. Arada akıp giden seneleri okurken nefes nefese kaldım. Tüm bu yaşananların gerçek hayat hikâyesi olmasına mı dayansaydım yoksa Kamboçya gibi ülkelerde bu lanet geleneklerin (!) hâlâ devam ediyor olmasına mı! Yutkunamadım çoğu yerde, kitabın kapağını kapattım ve ağladım..
.
.
Şimdi size burda yüzlerce cümle de kursam Somaly'nin yaşadıklarının mümkün değil anlatamam. Ama bu tam bir kadın kitabı, yani cesaret edin ve bu kitabı mutlaka okuyun. Somaly'nin küçük kızları kurtarmak için kurmuş olduğu AFESIP vakfını sosyal medyadan arayıp bulun, ben öyle yaptım. Ve gurur duydum. Öyle zor ki kendi acını bir kenara bırakıp başka bedenlere sahip çıkmak.. Somaly bunu yaptı. Ve bence siz de onun kalbinden yazılan bu otobiyografik kitabı okuyup onun yanında olun..
