… düşman senin yurduna gelirse yurdunu koruman gerektiğini ve sevdiğinin onurunu tıpkı yurdunu koruduğun gibi koruman gerektiğini ve ayrılığın da olduğunu ve ayrılmanın zor olduğunu, bu acıyı yüklenmenin ne kadar zor olduğunu, sevgilin olmadan hiçbir şeyin ne rengin, ne ışığın, ne de gelen günün mutluluk vermediğini biliyor musun?
Sayfa 98 - KTB yayıncılıkKitabı okudu
Hayatın getirdiklerini yaşayacaktık. Plân yoktu, beklenti yoktu. Zaten plân yapmaya ne gerek vardı, bir anda altındaki zemini çeken dünya, senin plânını uygulamana izin mi verirdi? Çok komik bir beklenti olurdu bu, çocukça hatta.
Sayfa 42Kitabı okudu
Talha bin Amr bize haber verdi ki: Bana İbn Ebi Rabah /şöyle dedi: Ey Talha! Senin ismin ve benim ismim gibi kim bilir ne kadar çok isim vardır?! Kıyamet günü: "Ey falan!" dendiğinde hemen kastedilen kişi kalkar. Başkası kalkmaz. Çünkü kalbine sen olduğuna dair bilgi doğmuştur. Hemen ayağa fırlarsın. Bütün vücudun titrer. Organların çırpınır. Rengin uçar. Korkan, ürken ve titreyen yüreğin göğsüne küt küt vurur. Seni almakla görevli melekleri görünce, seni müthiş bir ıstırap, titreme ve korku tutar. Kullar içerisinde çağrılanın senden başkası olmadığını çok iyi bilirsin. Melekler ellerini sana uzatır, seni kıskıvrak yakalarlar. Sonra uysal hayvanların çekilmesi gibi seni çeker götürürler. Aziz ve Celil olan Allah'a arzedilmek ve O'nun huzurunda durup dikilmek üzere sürükleyerek safların arasından geçirirler. Sen aralarından Rabbine doğru çekilip götürülürken bütün yaratıklar, gözlerini sana dikmişlerdir.
Ben çoktan verdim de senin rengin belli değil, yanlış anla ondan soruyorum :)
Hayatta tam olarak ne yapacağına karar verdin mi?
Sayfa 66Kitabı okudu
Bazıları hem namaz kılmaz, hem de derler ki; Ee ne yapalım o yazı Allah'ın yazısı idi bozulmaz. O yazıyı Allah'a sen yazdırdın onun için Allah sana darılacak. Çünkü senin namaz kılman ef'ali ihtiyeridendir. Senin boyun 1,5 metre Allah sana boyun 1,5 metre diye darılıyor mu? Yok. Rengin niçin esmer, beyaz, kırmızı diye darılıyor mu? Yok. Mevla kendi yaptığı işlerden bizi mesul etmiyor. Bize verdiği iradeden bizi mesul ediyor. Allah'ın yazısıydı, bozulmaz diyerek kendi suçunu Allah'a yükledin rahat ettin. Millet bu bilgileri bilmiyor sadece yemek ve helayı biliyorlar. Mesnevi sahibi ne güzel diyor:
"Cibril (melek) tabiatlı insanların kıblesi sidre-i münteha (Mevla)dır. Karnının kulu olanların kıblesi ise sofradır.
-Mahmud Ustaosmanoğlu (k.s) / Efendi Hazretlerimizin Sohbetleri 4
Sayfa 233Kitabı okuyor
...neyin var benim sevgilim derdim ona ellerin buz gibi rengin birdenbire soldu unut bütün bunları insanlarla gerçekleştirmek istediğin bütün hayallerini bana söyle bütün bunları seni dinlemek istiyorum o kadar çok yarım kalmış yaşantı birikti ki canım Günseli onların hepsini anlatsam kaldığım yerden yaşamağa kalksam benden kaçarsın hayır
Sayfa 493Kitabı okuyor
Senin eşşsiz güzelliğin, kendine özgü rengin ve ne yaparlarsa yapsınlar hiç eskimeyecek olan kumaşın, çevrendeki tüm karanlıklardan ve kötülüklerden bağımsız.
Sayfa 37Kitabı okudu
Çölün göbeğinde
Ey su ,senin ne tadın , ne rengin , ne kokun var! Tarif edilmezsin. Seni tadarız ama sırrını çözemeyiz. Sen yaşama gerekli değil, yaşamın ta kendisisin .
Sayfa 162
Su
Ey şu, senin ne tadın var, ne rengin, ne kokun, seni tarif etmek imkansız, seni tadarız ama gizemini bilemeyiz. Sen yaşam için gerekli değilsin, sen yaşamın ta kendisisin. İçimize hislerimizle algılayamadığımız bir haz verirsin. Tüm vazgeçtiğimiz güçler seninle birlikte bize geri döner. İçimizde kuruyan tüm pınarlar senin sayende yeniden akmaya başlar.
•Sen yeryüzündeki en büyük zenginliksin, aynı zamanda en narin olansın, sen toprağın karnında öyle temizsin ki. İnsan magnezyumlu bir su kaynağının üzerinde ölebilir. İnsan tuzlu bir göle iki adım mesafede can verebilir. İnsan iki litre çiyden ölebilir çünkü bu çiye zehirli tuzlar karışmış olabilir. Ey su, sen hiçbir şeyle karışımı kabul etmezsin.Değişip bozulmaya katlanamazsın sen sır dolu tanrısal bir varlıksın!
Sayfa 148 - Venedik yayınlarıKitabı okudu
Su!
Ey su, senin ne tadın, ne rengin, ne kokun var! Tarif edilmezsin. Seni tadarız ama sırrını çözemeyiz. Sen yaşama gerekli değil, yaşamın ta kendisisin. İçimize, duyularımızla anlatılmaz bir haz salarsın. Vazgeçtiğimiz güçler, seninle birlikte yeniden bize döner. Senin sayende, içimizde kuruyan kaynaklar yeniden fışkırmaya başlar.
Sayfa 162 - Dokuz yayınlarıKitabı okudu