Dur,simdi heryer cok karanlik. Konusacagiz tüm bunlari seninle. Sana dedim ki sen yoksan yansin dünya. E yandi iste. Yok ben normalim. Bende hersey yolunda. Biliyorum, aksini düsünüyor herkes ama yaniliyorlar. #senyoksanyansındünya #seniseviyorum
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri
Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs
Sana bugün bir mektup yazdım:
En çok
En çok güllerden sözettim
Saydam renksiz tutkun güllerden
Bir gül olmak korkusundan
Birçok sözde romantik ilişkilerin erken dönemlerinde, "beni mutlu edecek, beni özel hissettirecek,ihtiyaçlarımı karşılayacak" kişinin dikkatini sürekli üzerinde tutabilmek için, taraflar karşılıklı olarak özel rollere bürünürler. " Ben senin olmamı istediğin kişiyi oynayacağım,sen de benim olmanı istediğim kişiyi oynayacaksın." Bu, söze dökülmeyen bilinçaltı anlaşmasıdır. Ne var ki rolleri sürdürmek zordur ve bu yüzden, özellikle birlikte yaşamaya başladığınızda, roller bir süre sonra sona erer. Peki o rollerden sıyrıldığınızda ne görürsünüz? Ne yazık ki birçok durumda, o varlığın gerçek özünü değil, gerçek özünün üzerini örten şeyi görürsünüz: Rollerinden mahrum kalmış katıksız ego, acı beden ve şimdi öfkeye dönüşen arzuları. Muhtemelen bu öfke, temelde yatan bir korkuyu yok etmeyi ya da ihtiyaçları karşılamayı başaramayan eşe yönelecektir.
Sık sık adına "aşık olmak" denilen şey, aslında birçok durumda egosal arzuların ve ihtiyaçların yoğunlaşmasıdır. Başka birine, daha doğrusu o kişinin imajına bağımlı hale gelirsiniz. Bunun, içinde hiçbir şekilde bağımlılık bulunmayan gerçek sevgiyle ilgisi yoktur. Geleneksel aşk kavramlarından söz ederken, İspanyolca belki de en dürüst dildir. Te quiero, "seniseviyorum" anlamına geldiği kadar, "seni istiyorum" anlamına da gelir. "Seni Seviyorum" ifadesi için kullanılan diğer bir söz te amo şeklindedir ve hiçbir belirsizliğe sahip olmayan bu ifade, belki de gerçek aşk da çok ender olduğu için, nadiren kullanılır.
Babam biraz sert adamdır benim.
Mesela babam annemin elini hiç tutmadı,
"Seni seviyorum" dediğini bile hiç hatırlamıyorum.
Fakat çocukluğumdan beri hatırladığım bir şey var;
Hep evden çıkarken annemin ayakkabısını bağlardı. Misafirlikten döneceğiz eğiliyor bağlıyor falan...
Ben ergenliğe geçtiğimde artık ağırıma gitmeye başladı bu durum.
Çünkü dağ gibi adam yani, eğiliyor annemin ayakkabısını bağlıyor.
Benim akranlarım gülüyor
-Aaa Celil'in babasına bak...
Bir gün babama tüm cesaretimi toplayıp dedim ki; Babacığım neden böyle yapıyorsunuz? Annemin eli ayağı tutuyor, kendi ayakkabısını bağlayabilir.
Babam da bana dedi ki; OĞLUM ANNENİ BANA O AYAKLAR GETİRDİ.
Şimdi bu adam #Seni_Seviyorum dese ne olur?
Demese ne olur?
"seni seviyorum" demeden de diyebilmek mümkünmüş.
Küçük İskender
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri
Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs
Sana bugün bir mektup yazdım:
En çok
En çok güllerden sözettim