İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge olmasıdır. Bütün sorun, bu dengenin nasıl sağlanacağı. İnsan bunu belki varlıklarını yükseltip ihtiyaçlarının düzeyine çıkararak yapabilir ama bu, budalalık olur. Bunu yapmak, arada bir sürü doğa dışı şeyler yapmayı da gerektirir. Pazarlık etmek gibi, çalışmak gibi, çabalamak gibi… Öyleyse? Öyleyse akıllı bir adam dengeyi, ihtiyaçlarını azaltarak, yani onları varlıklarının düzeyine indirerek sağlar. Bunu yapmanın en iyi yolu, bedava olan şeylerin değerini bilmektir. Dağların, kahkahanın, şiirin, bir dostun verdiği şarabın, yaşlı ve şişman kadınların. Bakın bana! Ben elimdekilerle mutlu olmayı çok iyi bilen biriyim.
ÖLÜLERİMİZ Her sabah her sabah o kusursuz acının kollarında o kusursuz acının kollarında öpüştüğüm gökyüzü artık çırpınan yüreğimi yatıştırmıyor. Ve onun
Reklam
"Her gün yeni bir macera gibi başlar ama yaşanan her şey çoğunlukla tekdüzedir ve hemen hepsi hayal kırıklığı ile biter. Bazen gün boyunca yeni insanlar tanırsınız, onlarla ve yarattıkları şeylerle zaman geçirirsiniz, farklı yerlere gidersiniz ve her an bir şeyler olacakmış gibi gelir ama günün sonunda, ta uykunuzun geldiği o istemsiz âna kadar hiçbir şey olmaz. Hayat bir film, kitap ya da tiyatro oyunu değildir çünkü. Çok daha ışıltısız, çok daha plânsız ve çok daha acımasızdır. Ondan yine de keyif alırız çünkü bir şeylerin olacağına dair umudumuz vardır."
Alexander’ın çalışması, ABD’de eğitimi tartışma biçiminin nasıl geri kalmış olduğunu ortaya koyuyor. Sınıfları küçültmek, müfredatı yeniden yazmak, her öğrenciye pırıl pırıl yepyeni bir dizüstü bilgisayar almak ve eğitim fonlarını artırmak gibi konuları tartışmak için çok fazla zaman ayrılıyor ki bütün bunlar okulların yerine getirdiği görevde bir şeylerin kökten yanlış olduğu izlenimini yaratıyor. Oysa Eylül ile Haziran arasında neler olduğunu gösteren ikinci tabloya bir bakın. Okullar işe yarıyor. Başarılı olmayan çocuklarla ilgili tek sorun sadece okula gittikleri sürenin yeterli olmaması. Asyalıların matematikte gösterdiği üstünlüğün nedenleri ansızın daha da belirgin hale geldi. Asya’daki okullarda uzun yaz tatilleri yok. Neden olsun ki? Başarıya giden yolun yılda 360 gün güneş doğmadan önce kalkmak olduğuna inanan kültürler kesinlikle çocuklarına yazın üç ay aralıksız tatil yaptırmayacaktır. ABD’de öğretim yılı ortalama 180 gündür. Güney Kore’de 220 gün. Japonya’da ise 243 gün.
İkisi arasında bir harita çizseydiniz, nereden başladıkları ve nerede son buldukları, çizgiler mıknatıslar gibi kutuplarından birbirlerini iterdi. Birden bu durumla ilgili yanlış bir şeylerin olduğunu düşündü. Daireler, açılar ya da dönüşlerin olması gerektiği, iki çizginin tekrar bir araya gelmesini mümkün kılabilecek herhangi bir şey olmalıydı. Bunun yerine ikisi de tam tersi yönlere gitmişlerdi. Harita iki tarafa da açılan kapı kadar iyiydi. Bu şeyin coğrafyası -onların coğrafyası- tamamen ve umutsuzca yanlıştı.
Sayfa 135Kitabı okudu
Tanrı benim dualarımı duymazdan geliyor ve güzel olan hiçbir şeyi hak etmediğim için beni cezalandırıyordu. En acıklısı, bu güzel şeylerin arasında sevilme arzusunun da olmasıydı.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.