Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sanki neden bir gün olsun aklımıza gelmedi birimizden birimizin ölebileceği?
Kalbinizi hep tüm yaralarıyla Allah'a verirseniz, Allah yaraları saranların en hayırlısıdır
Reklam
Terbiye metotları, bir başka ülkeden ithal edilemezdi. İnsan ağaçlar gibi boy atmalıydı, kendi toprağında. Dallarını göğe uzatmalıydı. Yabancı terbiye, bu serâzât, bu yaşayan ağacı kesip, ambalaj sandıkları yapıyordu ondan. Hayatı kurutuyor, insanı öldürüyordu içimizde.
Sayfa 244 - İstanbul: İletişim, 2020.Kitabı okudu
Dişilik ile delilik yakındır. İkisi de kendilerine serazat bir dünya kurup o dünyada yaşarlar.
Sayfa 334 - Ketebe Yayınları, 1.Basım, NE MUTLU TÜRK ÜM DİYENE!Kitabı okudu
ne yesek lokmaya vurulur gibi değil yuduma gelmiyor içtiklerimiz dernekler toplanıyor dışta tutmak için kanat vuruşlarını yumuşak kılan etkeni utançlı sessizliği tanımaz kalemlerle kapanıyor bilanço top mennisi, kör testere defalarca boyanmış çapul parçaları sıkıştırdık günlerimiz arasına ki serazat kahkahalar atalım yapmacıktan nefretimiz sebep olsun kavgamıza bekleyiş arzından kovsunlar bizi ne Yemen biraz öncemiz diyelim ne biraz sonramız Meksika.
Sayfa 21 - 3. BaskıKitabı okudu
ne yesek lokmaya vurulur gibi değil yuduma gelmiyor içtiklerimiz dernekler toplanıyor dışta tutmak için kanat vuruşlarını yumuşak kılan etkeni utançlı sessizliği tanımaz kalemlerle kapanıyor bilanço top mennisi, kör testere defalarca boyanmış çapul parçaları sıkıştırdık günlerimiz arasına ki serazat kahkahalar atalım yapmacıktan nefretimiz sebep olsun kavgamıza bekleyiş arzından kovsunlar bizi ne Yemen biraz öncemiz diyelim ne biraz sonramız Meksika.
Sayfa 21 - 3. BaskıKitabı okudu
Reklam
Serazat olmadım ömrümde, heyhat Ne yana döndüysem su ve pelerin Bilmedim, kaftanı nasıldır aşkın Yanar döner kapılardan girmedim
Dişilik ile delilik yakındır. İkisi de kendilerine serazat bir dünya kurup o dünyada yaşarlar.
Sayfa 334Kitabı okudu
"Dişilik ile delilik yakındır. İkisi de kendilerine serazat bir dünya kurup o dünyada yaşarlar "
Sayfa 334Kitabı okudu
Dişilik ile delilik yakındır. İkisi de kendilerine serazat bir dünya kurup o dünyada yaşarlar.
Reklam
Malcolm X
Al bu şiiri cancağızım serâzât sokaklarda gezdir kafa derileri yüzülmüş bir tutam kızılderiliye söyle bir beyaz kelimeydim ben eskiden utancımdan karardım aşkın, kalelerden üflenen bir sur olduğunu da söyle bilinsin has çeliğin cevherinde saklı olan giz biz Malcolm X, biz; bizim olmayan yeryüzünde hepimiz.
Sayfa 187 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Dil, nazım sayesinde kıvamını bulur. Ama nazım, düşüncenin emeklemesidir. Şuur, nazımda kanat çırpar, vecdin, rüyanın sisli dünyasında serazat ve serseri bir cevelan. Düşünce, nesirde rahatlar. Nazmın esrarlı kayıtlarından sıyrılmadıkça kendisi olamaz. Nazım, düşüncenin fecir pırıltısı. Coşku, sokağın diliyle anlatılamaz. Nazım telkindir, çağrıdır, büyüdür. Toplumlar da, kişiler gibi, çocukluklarında şairdirler. Nesir ihtiyar medeniyetlerin meyvesi. Müşahedenin, kıyas ve istidlâlin, bir kelimeyle, ilmin ve tekniğin dili. Çaplak, kuru, berrak, Zekânın son fethi Insanlık, uzun arayışlardan sonra nesri keşfetti. Kelimeler, cüruflarıdan sıyrılıp bir elmas pırıltısı kazandılar. Ve nesir, şuurun ifadesi oldu, Sadık ve kesin bir ifade,
Sayfa 234 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Yürümek, insana pırıltı verir. Çünkü yürüyüşte keşifler vardır: Kendini dinlemek, kendi yolunu çizmek, başka yollar bulmak, güzergâh belirlemek, işaretleri takip etmek ve illa öğrenmek vardır. Ya da her şeyden azade, serazat bir iklime merhaba demek vardır. Yürüyüş, mizacı hem keskinleştirir hem de kırılgan hâle getirir. Kimsenin, ince şeyleri durup anlamaya vakti yokken yürüyüşçü, başını taştan taşa vurarak akan su misali aranır. İnceliği ve sadeliği arar. Niyeti, bir yol bulmak ve o yolu anlatmak, burada gidilecek bir yol, yürünecek bir hayat var demek üzerinedir. Nazarıdikkari buna dönüktür. Böyle bir yazar, sabit dururken bile zihnen yürüyüş hâlindedir. Onun için eve kapanmak yürüyüşten mahrum olmak değildir.
Sayfa 122Kitabı okudu
“ Çağımız insanının serkeş ve serazat ruhu alacakaranlığa aşık.”
Göğsümden bir yük kalkmıştı sanki, benim için ağırlık kanunu diye bir şey kalmamıştı. Genişlemiş, incelmiş, yücelmiş hayallerimin peşinde serâzat uçuyordum âdeta. Tepeden tırnağa tarifsiz, derin bir keyif içindeydim, gövdemin ağırlığından kurtulmuştum, bütün varlığım bitkisel hayatın o hafif ve duyarlıksız ülkesine yönelmişti. O ıssız fakat büyüleyici ve tatlı şekil ve renklerle dolu bir âleme yönelmişti. Hayallerim dağılıyor, çözülüyor, o renklerde, o şekillerde eriyordu. Esîrî okşayışlarla dolu dalgalarda yüzüyordum. Kalbimin sesini duyuyor, damarlarımdaki nabzı hissediyordum. Derin bir anlam ve sonsuz bir keyif vardı bu halimde.
546 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.