Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mevlânâ Halid Bağdadi
"Şeriat ve sünnete uymayan kişilerde meydana gelen cezbe, kesif ve keramete itibar etmeyiniz."
Sayfa 163 - Foliant YayıncılıkKitabı okudu
Benzer İşler
Büyük şehir Osmanlılığı kıyafetini, başlığını, birçok âdetlerini değiştirmişti. Fakat kadına ve tefekküre el dokunduramamıştı. Meşrutiyetin sonlarında dahi aile ve üniversite şeriat takımının hükmü altında idi. Hür yaşayış ve hür düşünüş gizli ve her tarafta dört duvarla kapalı idi. Bu bir riyakârlar topluluğu idi. Evlerinde açılan, her türlü Batı âdetlerini benimseyen ailelerin kadınları bile çarşafsız ve peçesiz sokağa çıkamazlardı.
1- Sivrisineğin gözünü halkeden, güneşi dahi o halk etmiştir. 2- Pirenin midesini tanzim eden Manzume-i Şemsiyeyi de o tanzim etmiştir. 3- Bir zerreyi icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira şu kitab-ı kebir-i kâinatın her bir harfinin, bâhusus zîhayat herbir harfinin, her bir cümlesine müteveccih birer yüzü ve nâzır birer gözü vardır. 4- Tabiat; misalî bir matbaadır, tâbi' değil. Nakıştır, nakkaş değil. Mistardır, masdar değil. Nizamdır, nâzım değil. Kanundur, kudret değil. Şeriat-ı iradiyedir, hakikat-i hariciye değil. 5- Sabit, daim, fıtrî kanunlar gibi; ruh dahi âlem-i emirden, sıfat-ı iradeden gelmiş ve kudret ona vücud-u hissî giydirmiştir. Ve bir seyyale-i latîfeyi o cevhere sadef etmiştir.
Sayfa 248Kitabı okudu
Şeriat-ı garra-i ( Hz. Muhammed (a.s.m.) getirmiş olduğu parlak ve nurlu şeriat. ) Ahmediye aleyhissalâtü vesselâmın hakaikine, ruhuna nüfuz etmenin en kısa en hatarsız en zevkli tarîkı, Risaletü'n-Nur'a intisapladır.
Sayfa 177 - RNKKitabı okudu
"Çalış!" dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun, Onun hesâbına bircok hurâfe uydurdun! Sonunda bir de "tevekkül " sokuşturup araya, Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!
Atatürk'ün kemiklerini sızlatacak olay!!!
Suudi Krallığı'nın bu siyasal ve ideolojik yaklaşımını, Suudi kökenli finans kurumları, şirketler ve dinsel amaçlı vakıf olayı izlemiştir. Bu ilişki ağı, toplumu günden güne etkilemiştir.Bugün Türkiye, Suudi'lerden gelen İslâmcı akımlara kapısını ardına kadar açmıştır Olaylara bu açıdan bakarsanız, koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin yurt dışındaki din görevlilerinin aylıklarını, Suudi Krallığı'nın bir kuruluşu olan "Rabıta Örgütü" adlı bir şeriat örgütüne ödetmesi, sanıyorum ki, cumhuriyet tarihimizin en acı olaylarından biridir. Atatürk'ün kemiklerini sızlatacak olay işte bu olaydır.
Sayfa 155Kitabı okudu
Bakın 82 darbe döneminde neler olmuş!?
Diyanet İşleri'nin denetimindeki camilerde görevli imam- lara Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden aylık ödenmesi doğal.Desem ki: "Bir süre bu imamların aylığı "Rabitat-al-Alam al-İslâmi" adlı şeriat örgütü tarafından ödenmiştir." "Olmaz, olamaz" dersiniz. Olmuş. Hem de 12 Eylül döneminde. Hem de Atatürkçü- lükten en çok söz edilen bir dönemde.12 Eylül döneminde görev almış, adının açıklanmamasını isteyen bir bakandan dinlemiştim bu konuyu. "Sayın Mumcu, Diyanet İşleri yurt dışına din hizmeti götür- mekte çok geç kaldı. Kalınca da yurt dışında Süleymancılık, Milli Görüşçülük gibi akımlar at oynattı. Hemen yurt dışına din adamı gönderelim dedik. Baktık mevzuat yok ortada, Tabii pa- ra da... Suudilerle anlaştık. Bir mutabakat gereğince Türk imamlarının aylıkları bir süre, 1982 yılından 1984 yılına kadar Rabıta örgütünce ödendi."
Sayfa 137Kitabı okudu
"... içinizdeki İslâmı gösterin. Çünkü İslâm, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, İslâm açık. İman kalbdedir, İslâm zahirde. İslam şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister."
Sayfa 126Kitabı okudu
Yaşasın Şeriat-ı Garra!.. Yaşasın adalet-i İlahî!.. Yaşasın ittihad-ı millî!.. Ölsün ihtilaf!.. Yaşasın muhabbet-i millî!.. Gebersin ağraz-ı şahsiye ve fikr-i intikam!.. Yaşasın şecaat-ı mücessem askerler!.. Yaşasın satvet-i müşahhas ordular!..Yaşasın akıl ve tedbir-i mücessem dindar cem'iyet-i ahrar ve Nur Talebeleri!
İttifak hüdadadır, hevada ve heveste değil. İnsanlar hür oldular amma yine abdullahtırlar. Herşey hür oldu, şeriat da hürdür, meşrutiyet de. Mesail-i şeriatı rüşvet vermeyeceğiz. Başkasının kusuru, insanın kusuruna sened ve özür olamaz. Yeis, mani'-i herkemaldir. "Neme lâzım, başkası düşünsün." istibdadın yadigârıdır.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.