“ Açıkça görülüyor ki hepimiz yaşam gücüne sahibiz, çünkü hepimiz az veya çok bir şekilde yalana sığınırız, körlüğümüz, coşkumuz, iyimserliğimiz, kötümserliğimiz, inancımız veya herhangi başka bir şeyimiz olur. Ama onun sığınacağı, tutunacağı hiçbir şeyi yoktur, bir tane bile yoktur. Hiçbir şekilde kesinlikle yalan söylemez, tıpkı sarhoş olamadığı gibi. Sığınacağı en küçük bir şey, onu koruyacak bir barınağı yoktur. Bu nedenle bizim kendimizi koruyabildiğimiz birçok şeye karşı o savunmasızdır. Giyinik insanların arasında çıplak birisi gibidir. İçinde olduğu, söylediği ve yaşadığı her şey gerçek bile addedilemez, mutluluk veya sıkıntı içerisinde olsun veya olmasın önceden belirlenmiş bir yaşam, kendi başına bir yaşam, yaşadığı dünyayla ilgili sahip olduğu bir yaşam bu. Yaşadığı bu çileli hayat bir kahramanlık gösterisi değil, onu büyük ve benzersiz kılan da bu özelliği. Her tür "kahramanlığın" temelinde yalan ve korkaklık vardır. O, çile çekmeyi bir amaca ulaşmak için araç olarak kullanan biri değil, öngörü yeteneğinin çok az olması, masumluğu ve taviz vermez kişiliği nedeniyle çile çekmeye zorlanan biri. Taviz vermekten kaçınan maharetli insanlarda var. Ama onlar taktıkları sihirli gözlükleriyle her şeyi farklı görürler. Bu nedenle hızlı daktilo yazabilip, sevgilileri olur. O yanlarında durup, her şeye, daktiloya ve kadınlara bile hayretle bakar. O bunları asla öğrenemeyecek. ”