1) GOGOL' UN RAHATSIZLIĞI VE BUNUN ÖLÜ CANLAR KİTABIYLA BAĞLANTISI
Gogol'un "Manik depresif psikoz" diğer adıyla "Bipolar bozukluk" adındaki bir hastalığı vardı. Bu hastalığın gerek akademik gerek sosyal hayatı ne kadar ciddi bir biçimde etkilediğini hepimiz biliriz. Gogol da bu hastalıktan çok çekti; Manik
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar
Hani bazı kitaplar vardır okuduğunuz zaman suratınıza tokat yemiş gibi hissedersiniz. İşte ben şu an öyleyim. Kaç gündür suratıma tokat yemiş gibi dolaşıyorum. Yediğim lokmalar boğazıma düğümleniyor. Hüseyin'in, Fatma'nın, Sefer'in yokluktan yiyemediği için, bu dünyadan göçüp gittiği, o lokmalar boğazımdan bir türlü geçmiyor.
Kitap bitene kadar
Çok okunurluğu sayesinde herkesin radarına giren bu kitap, sevimli ve sempatik görünen isminin tam aksine ağır dramla okuyucuyu karşı karşıya bırakıyor. Dramdan pek fazla hoşlanmayanlar için ve bence edebi yön arayanlar için beklenti altı kalmasına rağmen kendisini sonuna kadar okutabilen bir kitap. Başkasının acısı üzerinden empati yapmanın
Okuyayım da aradan çıksın diye başladığım okudukça sa hazdan dört köşe olduğum içinde fevkalade harikalıklar bulunduran bir kitap oldu. İşte sanat işte sanatçı. Yani anlayacağınız hep 1 puan vermiyor. Çoğu insanın hiçbir şekilde beğenmediği eser (dönemine göre değerlendirmiyorum) kaç yy. geçerse geçsin hep özgünlüğünü koruyacaktır.
Her şeyden