Sidretü'l-münteha
Göğün sağında bulunan ve hiçbir canlının geçemediği kiraz ağacıdır. İnanışa göre zahit ve şehit ruhları orada kıyameti beklerler. Ötesinde cennet vardır, altından cennet nehirleri akar. Cebrail, Hz. Muhammed'i Allah'ın huzuruna götürürken bu ağacın yanında durur ve "ötesine geçersem yanarım" der. Mecazen, insan bilgisinin sınırıdır. Mem burada sabah rüzgarını Zîn'in yanına gönderirken orayı "son sınır" olarak görür ve sevdiğini o dereceye yükseltir.
Sonra Peygamber'imiz, kaderlerin yazıldığı kalemlerin cızırtılarını duydu. Sidretü'l- münteha'ya gelmişlerdi.
Sayfa 119
Reklam
Miraç Kandili
MİRAÇ GECESİ NE OLDU? (melisababy.blogspot.com.tr) E.NİŞLİ Bir gece Kâbe–i Muazzama’nın Hatîm mevkiinde yatarken, Cebrail gelip mübarek göğüslerini yardı, kalbini zemzem suyu ile yıkadıktan sonra içini iman ve hikmetle doldurup eski hâline koydu. Sonra beyaz bir binek Burak ile (normalde bir aylık mesafedeki) Mescid–i Aksa’ya uçtular.
İsra ve Miraç
İsra ve Miraç, iki ayrı mucizedir. İsra, "geceleyin seyahat etmek, gece seyahati yapmak" manasına geliyor. Peygamber Efendimiz (sav) Mekke-i Mükerreme'den, Mescid-i Aksa'ya kadar olan yeryüzü yolculuğuna İsra deniliyor. Miraç, " yükselmek, yükselmeyi sağlayan araç alet" manasına geliyor. Peygamber Efendimiz (sav),
Sidretü'l-müntehâ yedinci kat gökte bulunan ve ağaç sûretindeki bir makamın adıdır. Mahlûkâtın bilgisinin sınırını temsil eder. Burası ulûhiyet âlemi yani Hakk'ın zâtı, isimleri ve sıfatlarının oluşturduğu âlem ile diğer mahlûkâtın oluşturduğu âlemin birbirinden ayrıştığı yerdir. ***
Sayfa 37 - HayykitapKitabı okudu
Bilmüşahede şu masnuatta gayet güzel tahsinat, nihayet derecede süslü tezyinat vardır. Ve bilbedahe şöyle tahsinat ve tezyinat, onların Sâni'inde gayet şiddetli bir irade-i tahsin ve kasd-ı tezyin var olduğunu gösterir. Ve irade-i tahsin ve tezyin ise, bizzarure o Sâni'de san'atına karşı kuvvetli bir rağbet ve kudsî bir muhabbet olduğunu gösterir. Ve masnuat içinde en câmi' ve letaif-i san'atı birden kendinde gösteren ve bilen ve bildiren ve kendini sevdiren ve başka masnuattaki güzellikleri "Mâşâallah" deyip istihsan eden, bilbedahe o san'atperver ve san'atını çok seven Sâni'in nazarında en ziyade mahbub, o olacaktır. İşte masnuatı yaldızlayan mezaya ve mehasine ve mevcudatı ışıklandıran letaif ve kemalâta karşı: "Sübhanallah, Mâşâallah, Allahu Ekber" diyerek semavatı çınlattıran ve Kur'anın nağamatıyla kâinatı velveleye verdiren, istihsan ve takdir ile, tefekkür ve teşhir ile, zikir ve tevhid ile, berr ve bahri cezbeye getiren yine bilmüşahede o zâttır. İşte böyle bir zât ki: اَلسَّبَبُ كَالْفَاعِلِ sırrınca bütün ümmetin işlediği hasenatın bir misli, onun kefe-i mizanında bulunan ve umum ümmetinin salavatı, onun manevî kemalâtına imdad veren ve risaletinde gördüğü vezaifin netaicini ve manevî ücretleriyle beraber rahmet ve muhabbet-i İlahiyenin nihayetsiz feyzine mazhar olan bir zât, elbette Mi'rac merdiveniyle Cennet'e, Sidretü'l-Münteha'ya, Arş'a ve Kab-ı Kavseyn'e kadar gitmek, ayn-ı hak, nefs-i hakikat ve mahz-ı hikmettir. Mirac - 47
Reklam
109 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.