Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatih

"Size tüm hikâyemi baştan anlatayım. Hem sıkılmazsınız da. Unutmayın, en güzel hikâyeleri ölüler anlatır."
Reklam
Belki de insanın kendi yüzünü anlaması imkânsızdır. Belki de bunun nedeni yalnız yaşamamdır. Topluluk içinde yaşayanlar kendilerini aynalarda, arkadaşlarına nasıl görünüyorlarsa öyle görmeyi öğrenmişlerdir. Benim arkadaşım yok. Tenimin böyle çıplak olması acaba bu yüzden mi? Buna insansız... evet insansız doğa denebilir.
Saat üç. Bir şey yapmak istediğinizde ya çok geç ya çok erken bir saat. Öğleden sonra acayip bir an.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nesnelerin insana dokunmaması gerekir çünkü onlar canlı değildir. Aralarında yaşar, onları kullanır, sonra yerlerine koyarız: Yararlıdırlar, işte o kadar. Oysa bana dokunuyorlar. Çekilmez bir durum bu. Onlarla bağlantı kurmak korkutuyor beni. Sanki hepsi birer canlı hayvan gibi. Şimdi anlıyorum. Geçen gün deniz kıyısında, çakıl taşını elime aldığımda ne hissettiğimi şimdi daha iyi hatırlıyorum. İçim geçecek gibi olmuştu. Ne tatsız şeydi. Bu duygunun çakıl taşından geldiğinden, ellerime ondan geçtiğinden kuşkum yok. Evet, evet ta kendisi, ellerde duyulan bir tür bulantı bu.
Kestaneleri, paçavraları, hele kağıt parçalarını ellemeye bayılırım. Onları yerden alıp avucumda tutmak hoşuma gider, biraz cesaret bulsam, küçük çocukların yaptığı gibi ağzıma koyardım onları.
Reklam
- Petrus'tan daha kuvvetli biri var mı ki? Bağırdığı zaman Yeruşalim'deki tüm eşekler Mesihlerinin geldiğini düşünerek anırmaya başlar. Nasıl anırdıklarını hiç duydun mu, Tomas?
"Bütün dünya insan doluydu. 2010 nüfus sayımına göre dünyada sekiz milyar insan yaşıyordu. . . . Sekiz yengeç kabuğu, evet, Kızıl Ölüm geldiğinde dünyada sekiz milyar insan vardı."
- İyi kalpli akrabalar ve doktorlar esrime ve ilhamlarını tedavi etmeye kalkmadığı için Buddha, Muhammed ya da Shakespeare ne kadar da şanslıymış! -dedi Kovrin.- Muhammed sinirleri için potasyum bromür alsa ve günde sadece iki saat çalışıp süt içse, bu muhteşem adamdan geriye köpeğinin bıraktığından fazlası kalmazdı.
"Organizmalar çalkantılı bir akış içindeki kararlı örüntülerdir - bir enerji akışı içindeki örüntüler."
Reklam
Çünkü yaşamını bir başkasıyla bedenen paylaşıp, hisleriyle paylaşamaması daha zor olurdu.
Neyi kendi başına ayırıp incelemek istesek, onun evrendeki her şeyle bağlantılı olduğunu görürüz. -John Muir.
"Evet," dedi yavaşça, "erkekler meseleye böyle bakabilir; onlar ki, her şeye hakları vardır ve bir şeyi gizlemeleri için kendi içsel nedenlerinden başka bir gerekçe söz konusu değildir. Fakat bizim için durum çok farklı. Bunu biz de hissediyoruz belki, -sizlerden çok daha hassas ve ürkek bir biçimde de olsa-; fakat biz kadınlar, gizliliğe ihtiyacımız olduğuna inandığımız için korkaklığın üstümüze düşen hayalini de hissediyoruz. Böyle bir gizliliğin nedeni hassasiyet değil, diğer insanlara karşı duyulan korkuymuş gibi görünüyor; böylece, açık davranmamız halinde tüm hayat görüşleriyle bizi lanetleyecek olan insanların bizi sayması ve onurlandırması durumunda da aşağılanmış oluyoruz."
ben ne güzel işerim güneşe karşı arkamda medrese duvarı önümde çarşı bir sürekli kaşınmadır yaşadığım törelere ve alışkanlığa karşı
Tamamda da noksanda da, Papatya gibi yalnızdı, kuşyemi gibi yalnızdı.
123 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.