Utanıyorum yaşamaktan
Dostlar can pazarında
Bir kurşuna satılırken;
Hiçbir şey gelmese de elimden
Canımı da mı veremezdim
Birinizin yerine?
Kanımı da mı dökemezdim
Yeni dünya temeline?
Yaşa İstanbul yaşa
Yeni zenginlerinle.
Bana senden hayır gelmez,
Çok çektirdin.
Bitpazarı şahidimdir
Az mı pabuç, palto sattım
Aç kaldım, az mı para dilendim
Bütün şehre borcum var.
aşk, bütün suçları üstlenmek demektir. şiir, bütün suçları üstlenir. hayat, suçları reddeder. söz, belirsizdir. yazı, kalır. hayat, belirsizdir. şiir, kalır. adam ölür, adamın canı çeker, ölür. adamın özlemi hep ölmektir. ölmek eylemidir.
Gölde yüzen göçmen kuğu
Selam versem alır mısın?
Ağırlarım her konuğu
Gitme desem kalır mısın?
Bakışınla can kat bana
Her nefesin imdat bana
Ne gördünse anlat bana
Arkadaşım olur musun?
Dost özlemek nasıl bir şey?
Yol gözlemek nasıl bir şey?
Aşk gizlemek nasıl bir şey?
Yaşadın mı, bilir misin?
Mezar büyük, dünya küçük
Gün sayarız yarım-buçuk
Kalbim geniş, kapım açık
Davet etsem gelir misin.
Yükselirsin perde perde
Kanat süzersin göklerde
Sevdiklerin kimdir, nerde
Aramakla bulur musun?
Nafiye Bozkyurt yazdı...
OKUNASI:
“Gülüşünü gülüşümün yanına bırak oynasınlar bir zaman çocuklaşarak…”Diyor Mehmet Binboğa
Efelya romanını su gibi bir çırpıda okudum. Son dönemlerde en büyük korkum başlayıp bitiremediğim kitaplardan duyduğum suçluluktu. Bana bu duyguyu yaşatmadığı için Mehmet Binboğa’ya ayrıca teşekkür ediyorum. Efelya Türk diline son derece hâkim kelimelerle oynama sanatını bir melodi gibi okuyucuya sunan abartıdan uzak edebi metinleri şiir ve Anadolu diliyle süsleyen tekrar tekrar okunası bir roman. Mehmet Hoca otuz yıllık edebiyat öğretmeni olmanın bütün kazanımlarını sunmuş biz okuyucuya. Ne güzel bir “an” bırakmış edebiyata.
Ferhat'ın rüyalarında içselleştirdiği denizkızını arayışı Elif’e(Efelya) rastlamasıyla somutlaşır ve o andan sonra aşkın tanımı değişir. Aslında İkisi de hem kaçış hem de arayış içindedirler. İlk zamanlar şiirsel sohbetlerle başlayan bu süreç rüya ile gerçek arasında yaşanan bir aşk olarak çıkıyor okuyucunun karşısına. Kuytulardaki ayak izleri gibi her kaçmak istediklerinde gümbür gümbür bir yanardağ olmuşçasına biraz daha yakınlarında buluyorlar aşkı. Çiftin bütün sorumluluklarını hiçe sayarak birbirlerini buldukları İtalya turunda aşkın lezzeti ve koy vermişliğinin yanında kaybetme sancılarının ve sorgulama evresinin adımlarının da atıldığı bir aşk öyküsü…