Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Utanıyorum yaşamaktan Dostlar can pazarında Bir kurşuna satılırken; Hiçbir şey gelmese de elimden Canımı da mı veremezdim Birinizin yerine? Kanımı da mı dökemezdim Yeni dünya temeline?
Ben çok dertli adamım Koyver benim yakamı Senden bana hayır gelmez Güzel İstanbul.
Reklam
Yaşa İstanbul yaşa Yeni zenginlerinle. Bana senden hayır gelmez, Çok çektirdin. Bitpazarı şahidimdir Az mı pabuç, palto sattım Aç kaldım, az mı para dilendim Bütün şehre borcum var.
Mağrur gözbebeklerinde İyi günler, kötü günler geçirdik Nasıl unuturuz arka sokağı Analık etti bize Orospular bu şehirde.
İNSAN SESİ Dağlarda insan sesi var Şehirde insan sesi Rüzgâr değil, insan sesi Dünyamızda dolaşan.
aşk, bütün suçları üstlenmek demektir. şiir, bütün suçları üstlenir. hayat, suçları reddeder. söz, belirsizdir. yazı, kalır. hayat, belirsizdir. şiir, kalır. adam ölür, adamın canı çeker, ölür. adamın özlemi hep ölmektir. ölmek eylemidir.
Reklam
Gölde yüzen göçmen kuğu Selam versem alır mısın? Ağırlarım her konuğu Gitme desem kalır mısın? Bakışınla can kat bana Her nefesin imdat bana Ne gördünse anlat bana Arkadaşım olur musun? Dost özlemek nasıl bir şey? Yol gözlemek nasıl bir şey? Aşk gizlemek nasıl bir şey? Yaşadın mı, bilir misin? Mezar büyük, dünya küçük Gün sayarız yarım-buçuk Kalbim geniş, kapım açık Davet etsem gelir misin. Yükselirsin perde perde Kanat süzersin göklerde Sevdiklerin kimdir, nerde Aramakla bulur musun?
Belki bana verdiği son acıdır bu acı, belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona...
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi. Ota düşen çiy gibi düşmekle şiir cana...
Kim bilir nasıl bir ölüm olurdu sensizlik?..
Sayfa 219Kitabı okudu
Reklam
Sana kızmıyorum. Bütün kızgınlığım bu vakitsiz gelen ayrılık saatine...
Sayfa 209Kitabı okudu
Seninle böyle tekrar tekrar ölmeye razıyım...
Sayfa 209Kitabı okudu
Aramızda ölümün girebileceği bir boşluk kalmasın, yaklaş bana...
Sayfa 209Kitabı okudu
Nafiye Bozkyurt yazdı... OKUNASI: “Gülüşünü gülüşümün yanına bırak oynasınlar bir zaman çocuklaşarak…”Diyor Mehmet Binboğa Efelya romanını su gibi bir çırpıda okudum. Son dönemlerde en büyük korkum başlayıp bitiremediğim kitaplardan duyduğum suçluluktu. Bana bu duyguyu yaşatmadığı için Mehmet Binboğa’ya ayrıca teşekkür ediyorum. Efelya Türk diline son derece hâkim kelimelerle oynama sanatını bir melodi gibi okuyucuya sunan abartıdan uzak edebi metinleri şiir ve Anadolu diliyle süsleyen tekrar tekrar okunası bir roman. Mehmet Hoca otuz yıllık edebiyat öğretmeni olmanın bütün kazanımlarını sunmuş biz okuyucuya. Ne güzel bir “an” bırakmış edebiyata. Ferhat'ın rüyalarında içselleştirdiği denizkızını arayışı Elif’e(Efelya) rastlamasıyla somutlaşır ve o andan sonra aşkın tanımı değişir. Aslında İkisi de hem kaçış hem de arayış içindedirler. İlk zamanlar şiirsel sohbetlerle başlayan bu süreç rüya ile gerçek arasında yaşanan bir aşk olarak çıkıyor okuyucunun karşısına. Kuytulardaki ayak izleri gibi her kaçmak istediklerinde gümbür gümbür bir yanardağ olmuşçasına biraz daha yakınlarında buluyorlar aşkı. Çiftin bütün sorumluluklarını hiçe sayarak birbirlerini buldukları İtalya turunda aşkın lezzeti ve koy vermişliğinin yanında kaybetme sancılarının ve sorgulama evresinin adımlarının da atıldığı bir aşk öyküsü…
Senden gelen, senden gelecek her şeye açık yüreğim...
Sayfa 207Kitabı okudu
1.500 öğeden 15bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.