Sesin acı veriyordu
Vazgeçtim.
Ellerin buz gibiydi
Vazgeçtim.
Kelimelerin batıyordu kalbime
Vazgeçtim.
Ve bakışların sıcacıktı hâlâ
Bir tek gözlerinden, istesem de
Vazgeçemedim...
Hanife Çıta/ Kasım 2022
Benden habersiz geçirdiğin bir gün daha
Seni bekleyişlerimden
Çoçukca kaçamak bakışlarımdan
Her an her söze küsmelerimden
Habersiz geçen bir gün daha
Aynı şehirde yaşamanın
Aynı gökyüzüne bakmanın
Aynı rüzgara sahip olmanın
Verdiği mutluluğu tatmadığın bir gün daha
Parmağının dokunduğu kağıtları
Nefes aldığın odaları
Yan yana olduğumuz
Ben sevince,
Adım adresim eşgalim değişir
Ya ben sana iltica ederim,
Ya da sen mültecim olursun.
Ben sevince;
Şeytanla bile ters düşerim
Bütün ihanetler kaçışır benden.
Süveydalar yan odada kaldı
Kalktı ve ardına bakmadan uzaklaştı
Halbuki masa da güzel hazırlanmıştı(!)
Bin anlam yüklediğim bakışların yerini
Şimdi koskaca bir ayrılık aldı
Hoşça-kal diyordu pervane olduğum
Bardağımdan son yudumu alıp
Hoşça-kala anlam yüklemeden
Gitmem gerekir
Ne de olsa dünya küçük..
Başka bedenlerde
Hoşça karşılaşmak için
O kapıdan çıkmam gerek..
-Kübra Nur Gümüş
- I -
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne Aşk
Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık
Görmedin bir arslanın can çekişen resmini
Yalnızlık kitabında okumadın ismini
Bir takvim yaprağında yanmadı bakışların
Dökülen tüylerine tutunmadın kuşların
Karanlık köşelerde acı acı gülmedin
Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin
O Celali uykudan uyanmadın, uyanma
Düşlerimin rengine boyanmadın, boyanma
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Pervasız bakışların gümbürtüsünde,
Uçup giden zamanın etrafında
Güvercin özgürlüğünde yakalanan hasta!
Merhametin sancılı yüreğinde...
Bekleyen, beklenen biçare âzada...
Cihan eylemiş tek bir vücut;
Küfür!
Aradığın hasretin dudağında kilit,
Durduğu yerde zuhur eder...
Onun adı Mehmet,Onun adı vuslat!..
Arşın sesi bulutlara uzanır,
Adabın ve ahlakın temsilcisine...
Zemheriden aydınlığa koşar koşar durur.
Yanan bir avuç yüreğe,
Ağlar,
Kanar,
Bakar durur...
Siirsevdalisi 🌼🕊️🌿
sen masum bir ceylansın biliyorum
ürküttüler seni, kırdılar onurunu, kalbini
bakışların, öfkeli bir dağ gibi görüyorum
koşma Kemal vururlar seni!..
sen Diyarbekir’e yabancısın seziyorum
kahpe kurşuna sırt dönmenden belli
bileklerindeki o kan, kanıyorsun gözüm!
koşma dedim Kemal vururlar seni!..
yedi kenti şer’den atlatıp gelmişsin
öğrendik ki hem Kürt hem de Alevi’ymişsin
memleketten insan anlatan şiirler getirmişsin
katiller şiiri ne bilir Kemal vururlar seni!..
yaradandan korkmaz, kuldan utanmaz bunlar
diriyi yaşatmaz ölüyü de rahat uyutmaz bunlar
ahirete göçmüşe ceza kesmekten hiç geri durmazlar
insan sevmez bunlar Kemal vururlar seni!..
Yağmur sonrası hüznün kokusu sinmiş ruhuna. Ölüm soğukluğundaki bakışların karışıyor şehrin kuytu karanlığına. Kararmaya yüz tutmuş kalbin be adam. Şiir değil, ölüm kusuyor gözlerin. Ruhu çürümüş diri bedenler arasında nasıl da yürüyorsun hiçbirine çarpmadan
Söylesene adam
Ölüme gülümseyerek nereye gidiyorsun?
Mezarlıklar sinmiş üstüne ruhumdan
Artık sen de ölüm kokuyorsun..
-Merve
2015
Türkiye, 2009 yılında Nazım Hikmet’in reddedilen vatandaşlık hakkını tekrar iade etti, ülkenin en sevilen, en nefret edilen şairinin Türkiyeli olduğu sonunda resmen kabul edildi*.
Kendisinin bu iyi haberden haberi olmadı, yarım yüzyıl önce hayatının büyük kısmını geçirdiği sürgünde ölmüştü.
Ülkesi onu bekliyordu, ama kitapları yasaktı, kendisi