Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Canım çocuk...Korkma! Ebabil olup uçsak Kudüs semalarına. Zerre yer kalmaz barış yalanlarına. Toplanıp çıksak Ebrehe'nin karşısına. Yer sallanır ve kurtulur Mescidi Aksa! Kudüs unutmaz çocuk, korkma! Canım çocuk...Korkma! Kudüs en şerefli limanındır hâlâ. Babanın kucağına düşeceğin gibi. Kudüs sevdası düşsün damarlarına. Payına bir Selahattin düşsün çocuk. Kudüs ağlarken gülme asla! Kudüs unutmaz çocuk, korkma! La tahzen innallahe meanâ! Hîlal (Mah) youtu.be/zo6ddBH7zXA?si=...
Ama dinler tarihi çalışmalarım bana insanların tinsel hayvanlar olduğunu öğretti. Gerçekten de homo sapiens'in homo religiosus olduğunu ileri sürmenin geçerliliği var. İnsanlar insan olarak tanındıkları andan itibaren tanrılara tapmaya başlıyorlar; sanat eseri yarattıkları anda dinler yaratıyorlar. Bu yalnız korkunç güçleri yatıştırmak isteğinden kaynaklanmıyor, bu ilk inançlar güzel ama aynı zamanda da korkutucu bu dünyadaki insan deneyiminin ayrılmaz bileşeni olan merak ve gizemi ifade ediyorlar. Sanat gibi din de, bedenin miras aldığı acıya karşın, yaşamda değer ve anlam bulma çabasının bir sonucu Öteki bütün insan etkinlikleri gibi din de kötüye kullanılabilir ama daima yaptığımız bir iş gibi görünüyor. Din yalnızca yönlendirici kralların ve rahiplerin başlangıçtaki laik yapısıyla dümen tutup gitmiyor, insanlık için doğal bir yapısı da var. Gerçekte şimdi geçerli olan laiklik tamamıyla yeni bir deneyim, insanlık tarihinde öncesi yok. Ama nasıl işlediğini daha da görmemiz gerekiyor. Bizim Batılı liberal hümanizmimizin bize doğal olarak gelen birşey olmadığı da doğru, şiir ve resimden zevk almamız gibi, onun da geliştirilmesi gerekiyor. Hümanizm kendi başına Tanrısız bir din ve elbette bütün dinler teistik değil. Bizim etik laik ülkümüzün kendi zihne ve yüreğe ilişkin disiplinleri var ve insan yaşamına bir zamanlar daha gelenekçi dinlerin sağladığı nihai anlama inanılması için araçlar veriyor.
Reklam
“Ah Ingebord, Ben kor yuttum. İçimdeki her şey yandı. İçimde yanacak bir şeyler daha var mıdır Ingebord? Daha fazla acı çekemem acı çekecek yerlerimi o kor yuttu. Sen nasılsın? Sen şimdi ‘duvarın arkasında’ nasılsın? Bense, hâlâ duymaktayım soluğunu bir de hançer gibi sapladığın o sözcüğü.”
76 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Yasak Saatler
Herkese Merhaba Bugün sizlere
Agâh Ensar Can
Agâh Ensar Can
kaleminden
Yasak Saatler
Yasak Saatler
kitabının yorumu ile geldim Nisan ayının sonuna doğru gelirken şiir kitabıyla devam edelim. 2023 yılı basımlı 68 sayfalık dolu dolu bir şiir kitabı. ︎Duygu ve düşüncelerinizi en romantik biçimde ifade etmemizi sağlayan şiirlerdir. Şiirde vazgeçilmezlerimden biri de dizelerle aynı duygu ve düşüncelerde buluşmak, o dünyaya yol almaktır. ︎Tutku, romantizm, toplumsal duyarlılık gibi konuları ele alan yazarımız, tekrarlanmayan cümleler, okudukça ayrı bir mana çıkarılan dizelerle bizleri buluşturmuş. İçerisindeki şiirler daha çok insanın iç dünyasını gösteren, yaşanmışlıkların ya da yaşamak istenilenlerin kalıntılarını okuyoruz. Edebi dil ve şiirlerde kullanılan kavramlar sevgimize ayna tutan cinsten. Her dizede bir duygusallık saklı. Şiirler kurallar bütünü ile yazılan değil, istenildiği gibi yazılmış. Şiir severler bir şans vermeniz gerek ︎Sizlere sf.59'da yer alan ve beğendiğim şiiri alıntılamak istiyorum. Medeniyet Benden yaşlı savaşlar gördüm Benle büyüyememiş akranlar Eski kafaların geriye boyun eğdiğini Ve lâl olduğunu da geveze dillerin Göz yummak kör ederken bazı zihinleri Ben karanlıkta bile gördüm kanayan gözünü medeniyetin. Yazarımızın kalemine sağlık. Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum bırakabilirsiniz Okumayı ihmal etmeyin
im t u b i s ʚĭɞ
im t u b i s ʚĭɞ
Yasak Saatler
Yasak SaatlerAgâh Ensar Can · Otantik Yayınları · 202311 okunma
Hasretin gibi çarpıyorum kapıları Soluk soluğa atıyorum kendimi sokağa Taşlarında izmaritlerimi ezdiğim kaldırımlar Sicim bir yağmur altında Bir yanıtım yoktur Seni soran açelyalara
Aydın Öztürk
Aydın Öztürk
75 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
Gece gündüz aklımda birisi var, sen misin?
Merhabalaaaar! Kitap aşk ve yalnızlık temaları üzerine kurulu, hüzünlü ve düşündürücü bir şiir kitabıdır. Oğuzcan, bu eserinde aşkın iniş çıkışlarını, tutkunun acısını ve yalnızlığın derinliğini ustalıkla dile getirir. Kitapta yer alan şiirler, farklı duygulara hitap ederek bizleri derinden etkiler. Bazı şiirlerde aşkın coşkusu ve heyecanı ön
Aşkmıydı O
Aşkmıydı OÜmit Yaşar Oğuzcan · Varlık Yayınları · 1969509 okunma
Reklam
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil Şarkı söylemek istiyorum...
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi, tırnaklarıyla düzeltemiyor insan.
Selam olsun özü ve sözü bir olanlara, Selam olsun ok gibi dosdoğru olanlara, Selam olsun nifaktan korunanlara.
Aşk bitti
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Uzun bir hastalık gibi Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi Bitti. Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim Belki bir yağmur yağar akşama doğru Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım Aşk da bitti diyordu ya bir şair Aşk bitti işte tam da öyle Ahmet Telli
Reklam
Kim yaşadığını ne kadar biliyor?
Kimsesizliğine terzi olmuyor kimse Neye soyunursan soyun Memleket kadar giyiniyorsun Bir bedenin sonunu gören Çabuk giysiler gibi Tükene tükene kendini geçiyorsun O zaman da biliyordun Şimdi de biliyorsun Aynı ölmüyor herkes Teyel yerlerinden kumaş kendini ödüyor aslına bakacak olursan. Kim yaşadığını ne kadar biliyor?
Ayrıca da, diye düşündüm, o dört ünlü isme bakarak, George Eliot ile Emily Brontë'nin ne gibi bir ortak yanı vardı? Charlotte Brontë, Jane Austen'ı anlamakta bütünüyle başarısız olmamış mıydı? Hiçbirinin çocuk sahibi olmaması gibi —konuyla bir ihtimal ilgili olabilecek— bir faktörün dışında birbiriyle bunlardan daha fazla bağdaşamaz olan
Jan ( Sızı )
maktulüydün doğurduğun bütün aşkların gözlerinden vuruluyordu gece sığınacak gök bulamayan göçmen kuşların kanatlarıyla alacakaranlığında tenimin
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.