Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.14
Bu kitabı ilk okumaya başladığımda ürktüm. Biir psikomanyak konulu kitap okuyorum sandım ve bırakmak geldi içimden. Bu nasıl bir kitap, bunu yazan nasıl yazmış diye düşündüm. Ama sabırla bu kitap nereye varacak diye merakla okudum ve iyiki de okumuşum. Birçok yerinde cümle bozukluğu var gibi geldi. Örneğin; geldi, gitti veya buldu gibi biterken
Tutunamayanları tek kelime ile özetlemek gerekirse "Yolculuk" derim. Turgut'un keşif, anlayış ve farkındalık yolculuğu; Selim'in tutunamadığı ana kadar olan yolculuğu. Olay örgüsü çok yavaş işlenirken, hareketler çok az anlatılırken aynı anda sayfalarca betimlemeler, analizler, tanımlamalar ve aydınlanış yergi ile aktarılıyor.
Tek
160 syf.
6/10 puan verdi
Sen benim şiirlerimi okudukça ağlayacaksın.
Kitabın başlığından başlayabiliriz. Sisler bulvarı...
Sisin belirsizliğin, tehlikenin sembolü olarak kullanıldığını görürüz. Geleneğin bozulduğu, bana göre kitabın içindeki en güzel şiirin adının kitaba verilmesi bir gelenektir, başlığın anlamından kaynaklı kitabın adı Sisler Bulvarı olarak verilmiş.
Kitapta dikkatimi çeken başka bir nokta, kesme işareti ve ünlem dışında (nadir kullanılmış) noktalama işaretinin olmaması...
Şiirlerin adı dahil hiç büyük harf kullanılmaması dikkat çeken başka bir noktadır. (Atilla İlhan'ın divan edebiyatı geleneğinin devam ettirdiğini gösteren bir ipucu olarak gösterilebilir.)
Kitabın içinde Ahmet Kaya'nın sonradan bestelediği Cinayet Saati en beğendiğim şiirlerinden biri oldu.
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde 2018 yılında Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülen Olga Tokarczuk'un romanı.
Roman altmışlarına merdiven dayamış Polonya'nın Çek sınırına yakın ücra bir köyünde yaşayan Janina'nın hikayesi üzerine kurulu.
Janina aslında bir köprü mühendisi, işini bıraktıktan sonra bu köye yerleşmiş, hayvanları ile birlikte
Firdevs
Bir kadın düşünün çocukluğundan ölene değil ızdırap eziyet hakaret küfür şiddet görmüş ve bunun sebebi onu bu hale getiren toplum en son artık ben köle değilim deyip cinayet işletecek duruma getirdiler bir kadını katil yapacak kadar hangi ara bu kadar iğrençleştik neden bu kadar kötüyüz oysa bir insan diğer insanı gözleriyle bile rahatsız etmeye hakkı yoktur aslında kendi elimizle yapıyoruz ne yapıyorsak eğitimi erkeklere farklı kızlara farklı yaparsak olacağı bu
sonra tecavüz şiddet küfür diz boyu olur.Lütfen! artık oğullarınızı iyi yetiştirin hiç bi kızın, kadının hayatını mahfetmeye hakkı olmadığını öğretin.Kadınlara nesne, cinsel bir obje muamelesi yapmasınlar insan olarak görsünler yoksa hayvandan daha aşağı seviyede olurlar bugün eğer sokakta gezerken bi çocuğun başını okşayamıyorsak, sarılıp öpemiyorsak ,bazı hayvanlar yüzündendir
Kitabı okuyunca kadınlara bakış açım değişti ben bu kitabı erkeklerin daha çok okumasını isterdim bir kadını en iyi bir kadın anlatır diyorum çünkü hemcinsi hem de aynı duyguları hissettiği için illa öpecekseniz bir kadını onun yaralarını öpün diyorum Cennet diyorum annelerin ayakları altındadır annemizin ve her kadının değerini bilin...
Attila İlhan'ın şiirlerini, şiir kitaplarını oluşturan damarlardan
biri de, bu toplum cu düşünce-estetik bileşiminin
aranmasıyla oluşuyor.
Bu anlayışa şair, 1 9 4 5 -5 5 yılları arasında ikin-
ci kitabı Sisler Bulvarı’nı oluşturacak şiirleri yazarken varmıştır. Cinayet Saati, Emperyal Oteli, Pia, Sisler Bulvarı gibi hem şairin okuyucu gözünde
