Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kimse bizim çektiğimiz acıları gerçekten bilmiyor. Kimbilir büyüdüğümüzde, şimdiki acılarımızı ve üzüntülerimizi saçma bir şeymiş diye hatırlayacağız belki. Ama yetişkin olana kadarki bu uzun ve can sıkıcı dönemi nasıl yaşamamız gerekiyor? Bunu kimse söylemiyor. Kendi haline bırakmaktan başka çaresi olmayan kızamık gibi bir hastalık mı acaba? Ama kızamıktan ölenler, gözlerini kaybedenler de var. Kendi haline bırakmak olmaz. Her gün böyle bunalıma girip, sinirlensek de aynı zamanda yoldan çıkarak geri dönüşü olmayan bir hale gelen ve hayatları mahvolup altüst olan insanlar, intihar edenler var. İntihar ettikten sonra insanlar, "Ah, biraz daha yaşasaydı anlayacaktı ama. Biraz daha büyüdüğünde kendiliğinden anlayacaktı," diye üzüntülerini dile getirseler de olmuyor, keşke mevzubahis kişinin yerine kendilerini koysalar. O zaman o kadar acıya rağmen yine de sonuna kadar direnip, insanlardan bir şeyler duymak için kulak kabarttığında sadece kesin uçları olmayan doğrucu öğütler ve yatıştırıcı sözlerin tekrarlarıyla karşılaşmanın, biz gençleri ne kadar utanç içinde yolun yarısında terk edilmiş gibi hissettirdiğini görebilirler.
Sayfa 50
kimbilir büyüdüğümüzde, şimdiki acılarımızı ve üzüntü­lerimizi saçma bir şeymiş diye hatırlayacağız belki. ama yetişkin olana kadarki bu uzun ve can sıkıcı dönemi na­sıl yaşamamız gerekiyor? bunu kimse söylemiyor. kendi haline bırakmaktan başka çaresi olmayan kızamık gibi bir hastalık mı acaba? ama kızamıktan ölenler, gözlerini kaybedenler de var. kendi haline bırakmak olmaz. her gün böyle bunalıma girip, sinirlensek de aynı zamanda yoldan çıkarak geri dönüşü olmayan bir hale gelen ve ha­yatları mahvolup altüst olan insanlar, intihar edenler var. intihar ettikten sonra insanlar, ''ah, biraz daha yaşasaydı anlayacaktı ama. biraz daha büyüdüğünde kendiliğinden anlayacaktı," diye üzüntülerini dile getirseler de olmuyor, keşke mevzubahis kişinin yerine kendilerini koysalar. o zaman o kadar acıya rağmen yine de sonuna kadar dire­nip, insanlardan bir şeyler duymak için kulak kabarttı­ğında sadece kesin uçları olmayan doğrucu öğütler ve ya­tıştırıcı sözlerin tekrarlarıyla karşılaşmanın, biz gençleri ne kadar utanç içinde yolun yarısında terk edilmiş gibi hissettirdiğini görebilirler.
Reklam
kimse bizim çektiğimiz acıları gerçekten bilmiyor. kimbilir büyüdüğümüzde, şimdiki acılarımızı ve üzüntülerimizi saçma bir şeymiş diye hatırlayacağız belki. ama yetişkin olana kadarki bu uzun ve can sıkıcı dönemi nasıl yaşamamız gerekiyor? bunu kimse söylemiyor. kendi haline bırakmaktan başka çaresi olmayan kızamık gibi bir hastalık mı acaba? ama kızamıktan ölenler, gözlerini kaybedenler de var. kendi haline bırakmak olmaz. her gün böyle bunalıma girip, sinirlensek de aynı zamanda yoldan çıkarak geri dönüşü olmayan bir hale gelen ve hayatları mahvolup altüst olan insanlar, intihar edenler var.
Bir karı-koca arasında geçen şu diyaloğun güzelliği: "- Kızmadın mı? - Bal da yiyoruz, biber de. Demek ki tatlılar kadar acıya da ihtiyaç var. Gülmek kadar sinirlenmek de ihtiyaç. Sen herkese kibar davranıyorsun, herkese tebessüm ediyorsun, bu durumda kızıp bağıracağın tek insan benim. Bağırabilirsin, ağlayabilirsin; fakat uzatma ve darılma."
Şüphesiz ki parçası olduğun evreni, ondan türediğin bu evrenin yöneticisini anlaman zaman alacak. Ancak zamanının sınırlı olduğunun farkına var. Eğer bu zamanı aydınlatmak için değil de kendi istek ve arzulanan doğrultusunda kullanırsan zamanın boşa yok olup gideceğini ve geri gelmeyeceğini bil. Ruhum kendini küçük düşürüp lekeliyorsun! Kendini
- Büyük bir evdi. Beyaz bir ev.. Sabahları genelde anne babamın yatağına giderdim. Zaman zaman karşımda dudaktan öpüşürler, ben de bundan hiç hoşlanmazdım. - Sizinle nasıl geçinirlerdi? - Beni hiç dövmediler. Onlara kızmak imkansızdı. Özellikle çabalamak, komplo kurmak gerekirdi. Sinirlenmek istediğim zamanlarda numara yapmak gerekiyordu, her
Sayfa 56 - Altıkırkbeş Yayınları, 1. baskı, Çev. Ayça SezenKitabı okudu
Reklam
Acı da olsa tek bir insan herkese karşı durabilir mi? Sadece için için kızabilir. Bense artık sinirlenmek istemiyorum.
Sayfa 14 - May YayınlarıKitabı okudu
"Biri beni eleştirdiğinde kendimi savunma hakkım yok mu? Niye her zaman diğer insanla empati kurmalıyım? Üstelik budala olan o olabilir, ben değil. Sinirlenmek ve kendinden geçmek insanca değil mi? Niye her zaman ben bir şeyleri düzeltmeliyim?"
Sizi güldürmek istediğimi mi sanıyorsunuz baylar? Bunda da yanıldınız. Sandığınız ya da sanabileceğiniz kadar neşeli bir adam falan da değilim; sonunda gevezeliğime sinirlenek(zaten sinirlendiğinizi de hissediyorum) kim olduğumu soracak olursanız,size yedinci dereceden memurum diye cevap vereceğim.
Kimbilir büyüdüğümüzde, şimdiki acılarımızı ve üzüntülerimizi saçma bir şeymiş diye hatırlayacağız belki. Ama yetişkin olana kadarki bu uzun ve can sıkıcı dönemi nasıl yaşamamız gerekiyor? Bunu kimse söylemiyor. Kendi haline bırakmaktan başka çaresi olmayan kızamık gibi bir hastalık mi acaba? Ama kızamıktan ölenler, gözlerini kaybedenler de var. Kendi häline bırakmak olmaz. Her gün böyle bunalıma girip, sinirlensek de aynı zamanda yoldan çıkarak geri dönüşü olmayan bir hale gelen ve hayatları mahvolup altüst olan insanlar, intihar edenler var. İntihar ettikten sonra insanlar, "Ah, biraz daha yaşasaydı anlayacaktı ama. Biraz daha büyüdüğünde kendiliğinden anlayacaktı," diye üzüntülerini dile getirseler de olmuyor, keşke mevzubahis kişinin yerine kendilerini koysalar. O zaman o kadar acıya rağmen yine de sonuna kadar direnip, insanlardan bir şeyler duymak için kulak kabarttığında sadece kesin uçları olmayan doğrucu öğütler ve yatıştırıcı sözlerin tekrarlarıyla karşılaşmanın, biz gençleri ne kadar utanç içinde yolun yarısında terk edilmiş gibi hissettirdiğini görebilirler.
75 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.