S. Sinan ÖZER

Sizi almaya mı gelecekler? diye sordu. - Evet. Benim yaşıma geldiğinde gözlerin hemen hemen hiç görmeyecek. Sarı rengi, gölgeleri ve ışıkları seçeceksin. Aldırma. Adım adım gelen körlük o kadar acıklı değil. Ağır ağır gelen bir yaz akşamı gibi.
Sayfa 51 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yusuf sırtını büyük çınarın gövdesine dayayarak gözlerini gecenin içine dikti. Derenin öte yakasındaki ağaçlar; şehre doğru uzanan ve üzerindeki su birikintileri yer yer parlayan çamurlu yol; zaman zaman alçalıp koyulaşan ve yükselip açılan bulutlar, birbirine karışmış, birbirlerinin içinde kaybolmuş gibi görünüyorlardı. Sanki tabiatta bu anda

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mesih arayan insanlar, kalite istiyorlar. Hiç kimse bir zavallının peşine takılmıyor. Bir kurtarıcı seçmek gerektiğinde insanlar sıradan birini kabul etmiyorlar. Menajer, " Peruk daha iyi olur senin için" dedi. " Çünkü peruk, güvenebileceğimiz devamlı mükemmellik seviyesine sahip. Helikopter inerken pervanenin rüzgarında ve her dakika halk önünde kendi saçının sürekli mükemmel olmasını sağlayamazsın" Menajerin planına göre biz dünyadaki en zeki insanları hedeflemiyorduk, en fazla insanı hedefliyorduk.
Sayfa 146 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Değişmeyen tek şey değişim olduğundan, acaba insanlar, hayatta gerçekten tamamlayabilecekleri tek şey o olduğu için mi ölümü arzuluyorlar, diye düşünüyorum. Menajer, " ne kadar iyi görünürsün görün, bedenin Oscar'ı almak için giyeceğin kostümden başka bir şey değildir" diye bağırıyor. Elin var; çünkü onunla Nobel tutacaksın. Dudakların oradalar; çünkü onlarla bir talk show sunucusuna öpücük göndereceksin. Ve bunu yaparken çok iyi görünmende fayda var. Yüz yirminci kata gelince insan gülmek zorunda kalıyor. Nasıl olsa kaybedeceksin. Vücudunu. Şimdiden kaybetmeye başladın bile. Her şeyi riske etmenin zamanıdır. İşte bu yüzden menajeri elinde anabolizanlarla geldiğinde, ona peki diyorsun. Art arda solaryum seanslarına da peki diyorsun. Elektroliz? Peki. Diş kaplama? Peki. Cilt bakımı? Peki. Cilt tazeleyici kimyasallar? Peki. Menajerime göre ünlü olmanın sırrı peki demekte yatıyor.
Sayfa 161 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kızı sakinleştirmek ve dinlemesini sağlamak için balığımın hikayesini anlatıyorum. Bu ömür boyu sahip olduğum altı yüz kırk birinci balık. Tanrı'nın yarattığı başka bir canlıya bakmayı ve sevmeyi öğrenmem için ailem yıllar önce ilk balığımı almıştı. Sahip olduğum altı yüz kırk balıktan sonra öğrendiğim tek şey, insanın sevdiği her şeyin bir gün öleceği oldu. O özel kişiyle karşılaştığın ilk anda, onun bir gün ölüp toprağın altına gireceğine emin olabilirsin.
Sayfa 299 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
‘’Yaşamak için okuyun.’’ Demiş Flaubert. İnsan, insan olmak için okur, demek belki daha da doğru olur. Kitapla yaşamak, niçin evin öteki eşyalarıyla, masayla, iskemleye, koltukla yaşamaktan bambaşka görülür. İnsan evinde sevdiği masasına, iskemlesine başkalarından apayrı bir tutkuyla bağlanır da, bir yazar kendi kitaplarını öteki kitaplardan başka görmez. Kendininkilerden daha çok sevdiği pek çok olduğu da kuşkusuzdur. Kitap da bu yüzden biriktirilir, bir yazar okunduğundan daha çoğunu kitaplığına sığdırır. Göze çarpan bir kitaplığınız varsa, görenler sorar: ‘’Bunların çoğunu okudunuz mu?’’ Yoksa bu kadar çok kitap niçin doldurulur eve? Bunu bir de bizimkini aşan tutkularla kitap biriktirenlere sormalı. Kitapçılar dükkânlarında ki kitapları kendilerininmiş gibi görmezler belki. Alınıp satılan bir mal olma yükü büyük kitap evlerinde ki kitapların üstüne gölge gibi düşer, öksüz bırakır onları; bugün rafta duruyorlarsa, ille de birilerinin alıp götürmesi beklenir, geçici olarak geldikleri yerden bir gün gideceklerdir. Oysa sahaf dükkânlarına bambaşka anlamlar yüklenir. Sahafın elinde ki kitaplarda parayla alınıp gelmiştir, ama mutsuz kitap yoktur orada. Raflarında ki kitapları hiç satmayacakmış gibi durur sahaf, sanki bütün kitaplar hep onun kalacaktır. Meraklılar hemen oracıkta karıştırıp yerlerine bırakacaklarmış gibi duran kitaplar da belli ki bunun güvenini taşır.
Sayfa 75 - CAN YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Deniyor ki, bu değişiklikler, kitle iletişim araçları teknolojisinin büyük gelişmeler gösterdiği sanayi – sonrası (post – indusrtrial) toplumlarda başka bir deyişle ‘tüketim toplumlarında, gerçekleşmektedir. Kitle iletişim araçları teknolojisinin gelişmesi, klasik burjuva romancısının amaçladığı gerçekçiliğin, gerçeklik duygusunun edebiyat dışı
Sayfa 133 - Çağdaş yayınlarıKitabı okudu
Apartıman Çocukları
Beyaz yakalı bir iki çocuk duvarın üstünden atlayıp bahçeye girdi. En hızlıları böyle girerlerdi parka. Demek, dağılmıştı okullar. Sigarasını çekiştirip duran Naci duvarın arkasında kalanları görebilmek için ayağa kalktı. Karınca gibi kaynaşıyorlardı, iki ayrı okuldan çıkanlar. Önce birbirleriyle kaynaşıp sonra iki yana dağılıyorlardı. Bunlardan
Sayfa 126 - Çınar yayınlarıKitabı okudu
Yılkı Atı
Öğleye doğru atlar hem uykularını almışlar hem de doymuşlardı. Aygır'ın kişnemesi duyuldu. Yeniden tepelere yöneldiler. Aygır'ın kişnemesi, Çılkır'ı telaşa düşürdü. Yerinde duramaz oldu. Doru'ya "Haydi yürü" der gibi baktı. Kısrak hiç oralı değildi. Fazla duramadı, tepeye yönelen atların peşinden yürüdü... Doru yine hiç oralı
Sayfa 68 - ÖtükenKitabı okudu
40 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.