#gururağaçları #thetreesofpride #gkchesterton
Merhabalar, bugün size kısa ama okuması beni başlarda oldukça zorlayan bir kitapla geldim. Zorlamasının sebebi aşırı tasvir oluşur ve bu tasvirleri yazarın, kişiyi ya da mekanın tanıtmadan önce yapıp daha sonra mekanı söyleyerek ya da kişiyi söyleyerek ele alması. 1922 yılında basılmış kitap ilk kez. Künyeye bu bilgi girilmediği için goodreadsden baktım @dedaluskitap ilk basıldığı yıl yazılmalı künyeye. Yazarın o döneme ait yazarların tarzını yansıttığı da bir gerçek bu da eseri konusundan bağımsız ciddi okunan bir tarza sokuyor.
İngiltere Chesterton'a gidiyoruz. Vane ağa bir toprak ağası ve himayesindeki köylüler oranın yerlileri kelt kültüründen gelenler ve doğaüstüye olan düşkünlükleri üst düzeyde. Vane ağanın topraklarındaki tavus kuşu ağaçları o bölgede lanetli olarak görülüyor. Deniz aşırı getirilen ağaçlar birçok eski söylenceye maruz kalmış. Vane ağa ise ateist yapısıyla köylülerin ağaçlara düşman kesilmesini aşırı sinir bozucu buluyor. Gezgin amerikalı arkadaşı köylülerin düşünceleriyle eğlenmek amaçlı sürekli konuyu dürtüyor. Köylüler ise her rüzgarda garip insansı sesler çıkaran ağaçların insanları yediklerinden emin. Vane ağa herkesi susturmak için ağaçların altında bir gece geçirip döneceğini söyler ancak ortadan kaybolur. Olayın cinayet olduğunu düşünen arkadaşları olayı aydınlatmaya çalışırken bir yandan miras olayı patlak verir.
polisiye, gizem içeren kitap aynı zamanda Kelt inancı ve kültürüne de değiniyor. efsane, hayal ,gerçeklik arasında hikayeler okumayı sevenlere ve #whodunit kurgularını okuyanlara öneririm.