Kendilerini bankın üzerine bıraktılar. Hiçbir şey konuşmuyorlardı. Yıldızlar parıldamaya başlıyordu. Dudakları nasıl buluştu? Kuşlar nasıl ötüşür, kar nasıl erir, gül nasıl açar, mayıs nasıl da serpilir, tepelerin titreşen zirvelerindeki siyah ağaçların arkasında gün nasıl ağarmaya başlar? Bir öpücük, hepsi buydu. Titreyerek, karanlıkta parlayan gözlerle birbirlerine baktılar. Gecenin serinliğini, taşın soğuğunu, toprağın nemini, ıslanmış otları hissetmeden, yürekleri düşüncelerle dolmuş bir halde birbirlerine bakıyorlardı. Farkına varmadan el ele tutuşmuşlardı. Ona bahçeye nereden girdiğini sormayı aklından bile geçirmiyordu. Onun burada olmasını çok doğal buluyordu!
Sayfa 247 - Cilt 2Kitabı okuyor
Saint bu kez farklı bir maske takıyor; sanki tenini soğuktan korumaya çalışıyormuş gibi siyah bir kar maskesi. Gömleğinde koyu bir leke kurumuş. Kan. Bir elimle ağzımı kapattım. "Ne oldu?" "İyi misin?" diye soruyor ısrarla. Maskesindeki deliklerden koyu renk gözleri endişeyle parlıyor. "Sen neden bahsediyorsun? Ben iyiyim. Kanaması olan sensin." "O orospu çocuğunun sana nasıl dokunduğunu gördüm," diye homurdanıyor. "Ondan kaçışını izledim."
Reklam
"Siyah ve beyaz / Buz ve kaya, her his sınırlar dahilinde / yüreğin soğuk disiplini / Kar tanesi gibi belirgindir."
Önemli olan hatalı olmak değil hatalarından korkmamak, unutmamaktır.
Sayfa 487 - TerasKitabı okudu
Acısı ihanet olanın dili lâl olur, kalbiyle konuşmaya başlarmış.
Sayfa 474 - TerasKitabı okudu
Avare Kuşlar
Düştüğüm günden beri saçlarının tor’una Nasıl yanarım bilsen bu sevdanın kor’una. Aslanpençesi yemiş, kalbim yaralı ceylan Gözlerin ki gönlümde kopardı bir heyelan. Sırrımı verdim sana, namustur dedim sakla Sevdama bühtan düştü, gel kanın ile akla.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.