Şu Mine, çelişkiler kumkuması bir kız... Halbuki kendisine sorarsanız, en düşmanı olduğu şey
insandaki tezatlar... Karakterini bu kızın, sabit bir vahide bağlamaya gelmez. Beyin uru gibi
kafasındaki sabit vâhid, komünizma, müstesna... Üst ve alt yapılar meselesi...
Zengin bir fabrikatörün dizginleri sonuna kadar boş bırakmış kızı... Amerikan Kolejlerinde
okumuş, peşinden tek başına Amerika'ya gitmiş, dilediği hayatı sürmüş, nihayet memleketine
dönmüş, Ressam Abid'in atölyesinde bir solculuk tekkesi kurmuş, kadın ve erkek, seçtiklerini bu
tekkede toplamış, teke tavırlı bir dişi keçi... Elinde veya dilinde bir kamçı, insanları, sirk
hayvanları gibi idare eder. Kumpanyasının masraflarını o çeker. Evlenmeye yanaşmaz:
— Kimse kimsenin nefesine bir geceden fazla dayatamaz! Der.
— Đçimden ne geliyorsa onu yapmalıyım! "Felsefesini güder.
Okumuştur da... Batı felsefesini (Sokrates)ten (Berg-son)a kadar kabataslak bilir. (Marks)a saygılı,
(Lenin)e âşıktır. Onun cavlak kafasını, Tatar suratını ve keçi sakalını son derece çekici bulur.
Evet, erkekte sakala karşı derin bir zaafı vardır. Çocukluğunu geçirdiği Heybeliada'nın papaz
mektebinde okuyan genç ve sakallı papazlara, daha o günlerden bayıldığını söyler.
Şu ölçü ağzından düşmez:
— Ben hiçbir şeyin «Ne?», -Neden?», «Niçin?» olduğunu düşünmem!.. Ben «Nasıl?»lara
bakarım, «Nasıllara...
Ve bu hikmetine bir hikmet daha eklemeye kalkar:
— Ben (metafizik) ten iğrenirim. Benim kafamda sadece (fizik) oluş vardır. Elektriğin ne
olduğundan bana ne?.. Ben onu ampul içinde zaptedip kullanıyorum ya, yeter