“Aşk benim kurtuluşum, soluğum, özgürlüğümdür. Bu sıradan, bu bayağı hayattan, bu günlük, bu insanı haysiyetsiz bırakan korku ve kaygılardan, hesaplardan, kendimi korumak için girdiğim rollerden, baskılardan, aşkımla çıkabilirim ancak; aşk benim için ya hep ya hiçtir.” Aşk, bir kişiyle yaşanan, dünyaya kapılarını kapamış, yalnız iki kişiyi çoğaltan ya da tükenen bir duygu patlaması değil, dünyayı kirlerinden arıtan, bu çerçevede insanı yüceltip kutsayan bir olanaktır...”
Ona gözleriyle değil, bütün düşüncesi, bütün iradesiyle bakıyordu. "Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; "İnsan nasıl bu kafar güzel olabilir? Bu beyaz ten, bu havuzlar gibi derin gözler, bu içlerinde ruhun ışığı parlayan gözler; insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir. Ne güzel dişleri var... Hele başı... Omuzlarının üstünde ne güzel duruyor, bir çiçek gibi sallanıyor... güzel kokular saçıyor sanki. İşte, kalbim yerinde durmaz oldu gene... Yepyeni bir şeyler duyuyorum... Ah yarabbi, bakmaya doyamıyorum! Soluğum kesiliyor!"
C.S., Selim İleri’nin 2013’te yazımına başlayıp 2022’de tamamladığı bir Cahit Sıtkı anlatısı. Arka kapaktan aktarırsam: “C.S., ilk kez yayımlanan, sedef kakma sandıktan çıkan ölümsüz bir Selim İleri anlatısı…”
Selim İleri’nin özelikle İstanbul kitaplığını okuyanlar, onun İstanbul’la beraber edebiyatımızın yitip giden değerlerini yaşatma arzusunu
Darda değilim,pencere açık,kocaman gökyüzü karşımda.Ama amasi yok işte soluğum kesik, boğazım düğüm düğüm.Nasil bir yaşam bilmiyorum ama nefes bile alamıyorum artık.
Güzelliğin geçici olmadığını senden öğrendim
Emeğin aşktan büyük bir hazine olduğunu senden
Zaman, kahküllerinden doğar tapuklarından batardı
Al yeşil soluğum, yarasına döndüğüm, sözümün sahibi
Sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim.
...
Beynimde boğuk boğuk uğuldayan söz
Boşalttı bir alev denizi
Ruhumun en uzak köşelerine,
Sanki soluğum kesildi.
Çevrili altın halelerle
Ak pak melekler belirdi;
Derken siyah ifritler
Derinlerden çıka geldi.
Boğuştular, savaştılar,
Kovup kaçırdılar melekleri;
Sonunda o kara sürü de
Bir sis yığınında eridi gitti.
...
Sayfa 33 - Adam Yayınları / Gençlik Acıları (18171821) - Rüya Görüntüleri - 6Kitabı okudu
Hangi şiire başlasam suskunum sana
Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun
Güneşte kavrulan bir kum tanesi
Çatlayan dudaklarım oluyor her gece
Yağmura suskun yaşamaya suskun
Haykırabilsem
Belki bir nehir köpürebilir sesimde
Silinebilir kuraklığın bütün izleri
Upuzun çöller vadileşebilir içimde
Hangi güzelliği özlesem suskunum sana
Yürek boşluğunda bir of kadar suskun
Özlüyorum seni masmavi
Koşuyorum sana bembeyaz
Ve kahroluyorum bir anda kapkara
Ah oluyorum
Of oluyorum
Ve susuyorum
Oysa haykırabilsem
Işık yumağı bir pınar olur soluğum
Adnan Yücel
Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma
Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından