Bir an kayboldun gibi! yasadim kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emâneti
Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma
Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmen suya erdi sevda kaynaklarından
“Yalnızdım; çünkü sen vardın!”
İşte tüm hikayemi özetlemişti bu söz. “Yalnızım; çünkü sen varsın…” diye tekrarladım içimden. Yalnızım çünkü bunca zaman yerine kimseyi koyamadım. Yalnızım çünkü canım yanar diye kimsenin yaklaşmasına izin vermedim. Işığı bir dönemimi aydınlatmış ve bana başka türlü yaşamayı öğretmiş, yana yakıla beni çağıran bu adama bakakaldım. Bir kelebeğin narinliğini benimsemiş kalbim çaresizlikle bekledi bir süre. Kafamın içinde aşıklar atışıyordu. Şirazi dedi “Aşka uçma kanadın yanar.” Ürktü yüreğim. Yalnız uçmaya alışmıştı. Gitme,yanarsın diyordu.
Sonra Mevlana itiraz etti. “Aşka uçmazsan kanat neye yarar?” Gülümsedim. Aral’ın engin denizlerine daldım. Olmak istediğim daha iyi bir yer yoktu. Kanatlarım ona uçmak için sabırsızlanıyordu. Zaten ne demişti Yunus Emre?
“Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar!”
Gözlerim gözlerindeki denizde nereye gittiği bilinmeyen bir sandal gibi salındı. Yatışan bir soluğum onunkine yaklaştı. Yutkunup bana dokunmasına izin verdim. Başımı göğsüne yasladı. Bu tüm kötü şeylerin bizden bağımsızlığına işaret ediyordu. Hala temizdi sevgimiz. Her şeye rağmen kirlenmemişti. Bizi ayırmayı başaramamıştı. Kulağıma eğilip fısıldadı.
Hancının oğlu ile çiftçinin kızı sonsuza dek mutlu yaşamışlar.
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Geçenlerde Cemal Süreya bir kez daha kurşuna dizildi, bizzat gözlerimle şahit oldum. Bu kurşunları atanların çoğu da arkadaşımdır, sevdiğim
Sokağa çıkıyoruz; bir yerlere yetişmek için ya da keyfimizden yürüyoruz, koşuyoruz, etrafımıza bakıyor muyuz? Sağımızda, solumuzda neler olup bitiyor, biliyor muyuz? Umurumuzda mı?
Kadıköy’de bizim için sıradan bir gün, yürüyoruz, bir yerlere oturacağız, ama hala yürüyoruz, hava güzel, güneş ışıl ışıl, yürümeye devam ediyoruz, “Açım abi” sesi
.
Her sorduğunda,
Soluğum kesilir ...
İlla da illa
Kapındayım!
Eşiğin benim ...
Aşk sunmuşuz bir kez ,
Dönüş yok !
Ney'sen üfle son kıtayı;
Eşlik ederim...
Gün sayarım gün ortasında;
Bir çığlık 'sa sensiz,
Sancıma eştir bu ezgi
Anlarsın o an belki,
Artık sen de bensiz ......
//Yusef Masadow//
Güzelliğin geçici olmadığını senden öğrendim
Emeğin aşktan büyük bir hazine olduğunu senden
Zaman, kaküllerinden doğar topuklarından batardı
Al yeşil soluğum, yarasına döndüğüm, sözümün sahibi
Sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim.
.
Nereye baksan Mavi...
Suskunca bir yakarış,
Çığlık çığlığa !
Kırık nakaratta bir es,
Yanlış notalarda acı bir tiz,
Pes'ten türküm bir tetik;
Kırçıllı seste avazlar yitik...
Bir an kayboldun gibi! Yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma
Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından
Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde
Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş
Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine
Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar
Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın
Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi
Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım
Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden
Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Gitmek cesaret ister ufaklık
Gittinmi tam gideceksin
Öyle beylik laflara gerek yok
Hiçbir keşke kalmamalı dilinde
Şüphe bırakmamalısın geriye
Gelmez diyecekler
Öyle bir gitti ki
Yel esti ardından demeliler
Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş
Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine
Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar
Erdem Bayazıt
Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyâmeti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma
Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından