Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gene de bir sürü kağıt, defter ve not kaldı. (Artık bunları da atamazdım.) Sonra, fotoğrafları albümlere yerleştirmeğe başladım (Tarih sırasında bazı yanlışlıklar oldu herhalde.) Yüzüm, günden güne hiç değişmediği halde (bunu, her sabah aynada yaptığım gözlemlerle biliyordum), resimler arasında vahim farklar vardı. Bu değişikliği, yüzümde
320 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Peyami Safa'dan okuduğum ikinci roman. Peyami Safa edebiyatın neredeyse her türünde eserler vermiş olmasına rağmen daha ziyade romanlarıyla tanınmıştır. Romanlarında kendi yaşamından izleride görmekteyiz. "Mahşer" yazdığı ilk romanlarından biridir. Spoiler içerir !!! Genç bir öğretmen olan nihad Çanakkale'de cephede vatanı,
Mahşer
MahşerPeyami Safa · Ötüken Yayınları · 20202,126 okunma
Reklam
308 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Değişik
Birçok kişinin önyargı ile baktığı Nihal Atsız ismine ben de kayıtsız kalmış, yıllardır kendime bir türlü okuma fırsatı vermemiştim. Bu sıralar da tamamen önyargılarımın duvarlarını kırmaya yöneldiğimden ben de okuyayım artık dedim ve okumaya başladım. Şunu ifade etmeliyim ki bence kitaba giriş, anlattığı masalla çok etkili idi. Bu masalla
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201926,7bin okunma
Başıma gelenlerden sonra, sanki bir şey ezmek ister gibiydim. Ayaklarımla neyi ezebilirim ki? Altımda betondan başka şey yok. Hayır, böyle yürümekle pek çok şeyi ezebiliyorum. Yönetime hoş görünmek için bu kadar alçalabilen doktorun ödlekliğini eziyorum. Başka bir sınıfın acı ve sıkıntılarına kayıtsız kalan bir sınıf insanın kayıtsızlığını eziyorum. Fransız halkı nın cehaletini, iki yılda bir Saint-Martin-de-Ré'den yola çıkan insan yükünün nereye gittiğini ve nasıl olduğunu düşünmeyecek kadar ilgi ve merak yoksunluğunu eziyorum. Belirli bir cinayet işlediği gerek çesiyle bir adam hakkında patırtılı yazılar yazan polis muhabirlerinin birkaç ay sonra aynı adamın varlığımı bile unutabilmelerini eziyorum. Günah çıkaranları dinleyen, kürek cehenneminde olup bitenleri bildikleri halde susan Katolik papazlarını eziyorum. Suçlayanla kendini savunan arasında bir "hitabet oyunu" halini alan ceza muhakemeleri usulünü eziyorum. "Durdurun kuru giyotininizi, yönetime bağlı memurlanın kolektif sadizmine bir son verin" demek için sesini yükseltmeyen 'İnsan Hakları Kuruluşu'nu çiğniyorum. Hiçbir örgüt ya da kuruluşun bu yöntem sorumlularını sorguya çekip çürüme yolunda, iki yılda bir, neden mahkumların yüzde sekseninin yok olduğunu sormayışını çiğniyorum. İntihar, düşkünlük, devamlı açlık, skorbüt, verem, delilik ve erken bunama teşhisleriyle imzalanmış resmi ölüm raporlarını çiğniyorum. Kim bilir daha neler eziyorum ayaklarımın altında? Ama bütün bu olup bitenlerden sonra herhalde eskisi gibi yürümüyor, her adımda bir şeyler çiğniyorum.
Sayfa 282 - E YayınlarıKitabı okudu
Başıma gelenlerden sonra, sanki bir şey ezmek ister gibiydim. Ayaklarımla neyi ezebilirim ki? Altımda betondan başka şey yok. Hayır, böyle yürümekle pek çok şeyi ezebiliyorum. Yönetmenliğe hoş görünmek için bu kadar alçalabilen doktorun ödlekliğini eziyorum. Başka bir sınıfın acı ve sıkıntılarına kayıtsız kalan bir sınıf insanın kayıtsızlığını
Uzun ama okuyun
Günah çıkaranları dinleyen, kürek cehenneminde olup bitenleri bildikleri halde susan katolik papazlarını eziyorum. Suçlayanla kendini savunan arasında bir "hitabet oyunu" halini alan ceza muhakemeleri usulünü eziyorum. "Durdurun kuru giyotininizi, yönetmenliğe bağlı memurların kollektif sadizmine bir son verin" demek için sesini yükseltmeyen İnsan Hakları Kuruluşu'nu çiğniyorum. Hiçbir örgüt ya da kuruluşun, bu yöntem sorumlularını sorguya çekip, çürüme yolunda, iki yılda bir neden mahkumların yüzde sekseninin yok olduğunu sormayışını çiğniyorum. İntihar, düşkünlük, devamlı açlık, skorbüt, verem, delilik ve erken bunama teşhisleri ile imzalanmış resmi ölüm raporlarını çiğniyorum. Kimbilir daha neler eziyorum ayaklarımın altında? Ama bütün bu olup bitenlerden sonra herhalde eskisi gibi yürümüyor, her adımda bir şeyler çiğniyorum.
Sayfa 309Kitabı okudu
Reklam
Ağır çok ağır geçiyor saatler, günler, haftalar, aylar. Buraya gireli neredeyse bir yıl olacak. Mırıltıyla ve kırk saniyeden fazla konuşmayalı tam on bir ay, yirmi gün var. Yine de, bir kere, yüksek sesle konuşma fırsatı buldum. Üşütmüş, çok üşütmüştüm. Hastalığımın doktora çıkmak için yeterli bir gerekçe olduğunu düşünerek listeye yazıldım. İşte
Yorulmuşsundur. Bazen boş gün yaratırsın kendine. Bugünkü boş günden hoş bir şey çıktı. Bu başıboşluğa ortak edecek birilerini de buldum. Bakınız, aşağıda:) (Kiminizden bahsetmeyi unutmuş olabilirim, yazım yanlışı yapmış olabilirim; dedim ya boş günüm. Hoş görün.😊) Ece Temelkuran’ın BU DA GEÇER’inden rastgele, şansınıza
Hücrede
Başıma gelenlerden sonra, sanki bir şeyler ezmek ister gibiyim. Ayaklarımla neyi ezebilirim ki? Altımda betondan başka bir şey yok. Hayır, böyle yürümekle pek çok şeyi ezebiliyorum. Yönetmeliğe hoş görünmek için bu kadar alçalabilen doktorun ödlekliğini eziyorum. Başka bir sınıfın acı ve sıkıntılarına kayıtsız kalan bir sınıf insanın kayıtsızlığını eziyorum. Fransız halkının cehaletini, iki yılda bir Saint-Martin-de-re’den yola çıkan insan yükünün nereye gittiğini ve nasıl olduğunu düşünmeyecek kadar ilgi ve merak yoksunluğunu eziyorum. Belirli bir cinayet işlediği gerekçesiyle bir adam hakkında patırtılı yazılar yazan polis muhabirlerinin birkaç ay sonra aynı adamın varlığını bile unutabilmelerini eziyorum. Günah çıkaranları dinleyen, kürek cehenneminde olup bitenleri bildikleri halde susan Katolik papazlarını eziyorum. Suçlayanla kendini savunan arasında “hitabet oyunu” halini alan ceza muhakemeleri usulünü eziyorum. “Durdurun kuru giyotininizi, yönetmeliğe bağlı memurların kollektif sadizmine bir son verin” demek için sesini yükseltmeyen “İnsan Hakları Kuruluşu’nu” çiğniyorum. Hiçbir örgüt ya da kuruluşun bu yöntem sorumlularını sorguya çekip çürüme yolunda, iki yılda bir, neden mahkumların yüzde sekseninin yok olduğunu sormayışını çiğniyorum. İntihar, düşkünlük, devamlı açtık, skorbüt, verem, delilik ve erken bunama teşhisileriyle imzalanmış resmi ölüm raporlarını çiğniyorum. Kim bilir daha neler eziyorum ayaklarımın altında? Ama bütün bu olup bitenlerden sonra herhalde eskisi gibi yürümüyor, her adımda bir şeyler çiğniyorum.
Sayfa 294
Ağır çok ağır geçiyor saatler, günler, haftalar, aylar. Buraya gireli neredeyse bir yıl olacak. Mırıltıyla ve kırk saniyeden fazla konuşmayalı tam on bir ay, yirmi gün var. Yine de, bir kere, yüksek sesle konuşma fırsatı buldum. Üşütmüş, çok üşütmüştüm. Hastalığımın doktora çıkmak için yeterli bir gerekçe olduğunu düşünerek listeye
Reklam
93 syf.
·
Puan vermedi
Güzeli Kurtarmak, Byung Chul Han
Bugün tesadüf eseri Üsküdar Kitap Fuarı standları arasında dolaşırken gözüme çarpınca alıp hemen okuduğum bir kitabı paylaşıyorum sizlerle. Kitap güncel olan olgularla ilgili derin ve felsefik bakış açıları sunuyor. ____________________________________ Kitabın adını ilk görünce dedim ki güzel denilen şey ne ve onu kimden, neyden kurtaracağız
Güzeli Kurtarmak
Güzeli KurtarmakByung-Chul Han · İnsan Yayınları · 2018633 okunma
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.