Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Peponi

116 syf.
·
Puan vermedi
Biraz ben, biraz kitabın uyandırdığı duygu düşünceler
Şiir kitaplarını derinlemesine inceleyecek edebi bilgiye sahip olduğumu zannetmiyorum, bu yüzden bu konudan biraz kaçıyordum. Bütün o teorik edebiyat bilgileri muhtemelen uçup gitti aklımdan. Ama uzun zamandır kafamda dönüp duran, burayı iç dünyamın bir resmi olarak bırakma düşüncesi beni yine esir aldı. Okuyup yazmayı unuttuğum yada inceleme yapmadan es geçtiğim eserler hakkında da ne düşündüğümü ve hissettiğimi yazma kararı aldım. Bu sebeple şiir kitaplarının bende uyandırdıkları açısından inceleme yapmaya devam edeceğim. Edip Cansever'in en sevdiğim şiiri Mendilimde Kan Sesleri. Yıllar önce dinlediğimde vurulduğum şiirlerden biri olmuştu. Şair çok ünlü bir şiirinde de belirttiği üzere, yalnızlığının ona kendisiyle konuşan iki kişi olabilmeyi bahşettiğini söylüyor. Bu nedenledir ki şiirlerinin çoğu hikaye anlatır gibi. Bir an kafasının bir köşesindeki düşüncedeyken, diğer mısrada kendinizi kafasının diğer ucunda buluyorsunuz. Kilim dokurcasına sizi oradan alıp oraya sürükleyerek bir hikaye oluşturuyor kafanızda. Düşünüldüğü zaman, tıpkı bir ressamın fırça darbeleriyle koskoca bir tablo yaratması gibi. Okunmaya değeceğini, hele anlamak için uğraşmaya fazlasıyla değeceğini düşünüyorum.
Gelmiş Bulundum
Gelmiş BulundumEdip Cansever · Yapı Kredi Yayınları · 20089,5bin okunma
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Bilim kurgu okumayı sevenlere tavsiye ederim. Türe yeni yeni giriş yapanlar için okuması biraz zor bir kitap diyebilirim. Kitaplığımdaki bilim kurgu türü eksikliğini farkedince aldığım kitaplardan biriydi. Çok sürükleyici olmadığı için yeni bir türe giriş yapacaklara tavsiye etmem. (Ufak tefek oyunbozanlar=spoilerlar olabilir.) Kitabın konusu;
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812,2bin okunma
197 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Oldukça etkileyici bir kitap olduğunu düşünüyorum. (Genel anlamda karşınıza bazı oyunbozanlar çıkabilir, kitabı okumayanlar ve oyunbozanlardan hoşlanmayanlar devam etmeyebilir.) İlk başlarda kitabı okurken evrim teorisine gönderme yapılıyor olabileceğini düşünmemiştim, sanırım sandaldan kurtulan tek adamın kültürel yoğunluğu olan adam olduğunu
Doktor Moreau’nun Adası
Doktor Moreau’nun AdasıH. G. Wells · İthaki Yayınları · 20187,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
120 syf.
·
Puan vermedi
Okuma projesi kapsamında olan bir kitap olduğu için okudum, ya bu çocuklar ne okuyormuş diyerek. Fakat hiç sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Oldukça yavan bir dil, sürekli ders verme kaygısıyla yazılmış öyküler... Sadece bir hikayede 'ah tamam, bu biraz daha güzelmiş' demek üzereydim ki mesaj verme kaygısıyla öykünün gidişatı yine bozuldu. Bence çocuk kitapları mesajlar üzerine değil de; çocukların hayal dünyasını geliştirmeye, ufuklarını geliştirip onlara farklı olaylar ve kurgular göstererek ders çıkarmalarını sağlamaya yönelik olmalı. Kaldı ki çocuklarında ders verme kaygısıyla yazılmış yavan dilde hikayelerden zevk almadığına eminim. Tavsiye edeceğim bir kitap olmazdı, çok daha güzel çocuk kitapları var piyasada.
Kışın Şarkısını Kim Söyleyecek
Kışın Şarkısını Kim SöyleyecekAbdullah Harmancı · Timaş İlk Genç · 202134 okunma
320 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
İlk okumaya başladığımda kendimi çok kaptırdım ve hikayeyle özdeşleştim diyebilirim. Ama zamanla kitabın çevirisinin kötülüğü insanı o kadar yoruyor ki, insanın eline bile alası gelmiyor okumak için. Karakter başlıyor konuşmaya, anlatıyor bir şeyleri derken güm! Birde bakmışsınız geniş zamana dönmüş saçma sapan bir parça ortaya çıkmış. Bunu göz ardı ettiğim takdirde, (buradan sonra oyunbozanlar olacak, kitabı okumayanlar devam etmeyebilir) hikayenin oldukça sarsıcı ve etkileyici olduğunu söyleyebilirim. Bir zamanlar gerçek olduğunu düşünmek, insanların gerçekten birbirlerini cadı olduklarını düşünerek yaktıklarını bilmek içler acısı... Artık cadılar ve cadı avcılarından çok söz edilmiyor olsa da kitapta geçen bağnazlığı, kadınların 'erkek işlerine' karışmaması gerektiği düşüncesini, erkeksiz herhangi bir şeyi başaramayacakları algısını çevremizde hâlâ zaman zaman görebiliyoruz. Kirsten in pantolon giymesi, kadınların balık tutmaya çıkması bile olay oluyor, eski zamanlar düşünüldüğünde hiç şaşırtıcı olmamalı. Peki ne kadar yol aldık, buna benzer tavırlar hiç kalmadı mı? Tartışılır. İnsanoğlunun bilinmeze yüklediği anlamların ne kadar yaralayıcı olabileceğinin kanıtı olan bu kitap bizlere bilmediğimiz şeylere bile ılımlı yaklaşmamız gerektiğini hatırlatıyor. Zira önyargı ve yalan ithamlarla dolu bir hayat dönüp dolaşıp yaşayana da zarar veriyor. Konu olarak akıcı olduğu için okumanızı öneririm, ama çeviri konusunda diyecek yok. Umarım yayınevi bir an önce düzeltme yapar. İthaki gibi bir yayınevine hiç yakıştıramadım.
Kadınlar Adası
Kadınlar AdasıKiran Millwood Hargrave · İthaki Yayınları · 2021566 okunma
Reklam
619 syf.
9/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Okurken sık sık kendimi bulduğum bir kitap oldu. (Ara ara oyunbozanlar olabilir, kitabı okumayanlar devam etmesin incelemeye) Yeri geldi Oblomovun tembelliğinde, yeri geldi işleri sürekli erteleyişinde kendimden parçalar buldum. Belki onun kadar tembel ve cansız değiliz ama, hepimizin istediği mutluluğa ulaşınca onu olduğu gibi korumak ve o seviyede çakılı kalmak değil mi? Kim daha aşağısını layık görür ki artık kendine? Hayat bazen inişler bazen çıkışlarla dolu tabiki, orası ayrı... Fakat ben kimsenin kendi isteğiyle daha azını isteyeceğine inanamıyorum bir kez mutluluğu bulunca. Uyuşukluktan dolayı aşkı bile elinin tersiyle iten bir adam bu. Yargısı doğruydu, evet Olga Andreyi seviyordu, onun enerjisi ve hayata olan açlığı Oblomov için çok fazlaydı. Yine de aşk bu diyor insan kendine, ne diye uyuşukluktan korkudan endişeden tembellikten elinin tersiyle itersin ki? Gerçi zaman zaman öyle evhamlarla doluyor ki hayat, ben de önümü göremez oluyorum. Hiçbir şey konuşmak, düşünmek istemiyorum o an. Bu da bir başka Oblomovluk işte. Olganın mutluluğu bulduğunda kaybetmek istememesi ve endişe duyması aynada kendimi görüyormuşum gibi hissettirdi. Hatta bazen o kadar endişe duyarım ki bulduktan sonra kaybetmekten, bulur gibi olduğumda başlarım kendi kendime ket vurmaya. Buna bir çözüm bulan varsa duymak isterim açıkçası - haha. Okumanızı tavsiye ederim - eğer tavsiye için benim inceleme bakıyorsanız - oldukça güzel ve insanın kendi benliğine ayna tuttuğu bir roman. Hâlâ düşünüyorum benim hayattaki varoluş sebebim ne diye, Oblomovluk olmadığına göre şu birkaç izi yok etmek gerek bir an önce. Oblomovluğunuzun az olduğu günler dilerim!
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,4bin okunma
216 syf.
10/10 puan verdi
Uzun süredir okuduğum en güzel romanlardan biriydi. Küçük bir çocuğun gözünden anlatılan olaylarla masumiyetine ve temiz kalbine şahit olmak güzel bir deneyim. Orijinal dilinde okumanın akıcılık açısından daha zevkli olduğunu düşünüyorum. Karakterlerin tepkileri daha netti. Kitabı birkaç ayda anca okudum sanıyorum, bunun altta yatan sebebi uzun bir süredir okuma alışkanlığımı oturtamamış olmam olabilir. Ama asıl sebebi okurken arada bir nefes almam gerekmesiydi. Okurken çok bunaldığım ve neler olabileceğine katlanamadığım anlar oldu. Birkaç gün ara verip okumaya devam ettim böyle zamanlarda. Sonu oldukça şok ediciydi, hâlâ neden böyle bir sonu olduğunu anlamış değilim... Ama orijinal yada çeviri farketmeksizin herkesin okuması gereken bir başyapıt olduğunu düşünüyorum.
The Boy in the Striped Pyjamas
The Boy in the Striped PyjamasJohn Boyne · Definitions · 201439,1bin okunma
148 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Ah toprak ana! Değerini bilsek neler neler değişmez... (Oyunbozanlarla başlıyorum direkt olarak) Toprak Ana yazılış olarak bana farklı geldi. Yazar, toprak ile (Toprak Ana) baş karakteri (Tolgonay) konuşturuyor hikaye aralarında. Başlarda her ne kadar yavan hissettirip bir tat vermese de sonradan bu tarz bir üslupla aralara mesajlar serpiştirmesi
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 202161,5bin okunma
123 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Baştaki betimlemeler, nedendir bilmem, beni çok sarmadı. Hatta okurken dikkatimi vermekte zorlandım diyebilirim. Ama bir yerden sonra hikaye sizi sarıyor. (Birden fazla oyunbozan içeren bir inceleme olacak, kitabı okumak isteyenlere incelemeyi okumayı burada bırakmalarını tavsiye ediyorum) İlk olarak Orhan Dede ve Deniz Kızından söz etmek
Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
Deniz Kıyısında Koşan Ala KöpekCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 20213,883 okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
İkinci okuyuşta incelemesini yapıp buraya işlemek istediğim bir kitaptı ama not almayınca unuttuğumu farkettim. Burada dursun ikinci kez okuyunca incelememi düzenlerim.
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiJules Payot · Kapı Yayınları · 202029bin okunma
Reklam
76 syf.
7/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Okurken sık sık kendimi bulduğum, yapmak istediklerimi düşlediğim, yaptıklarımı anımsadığım bir kitap oldu İlk Öğretmenim. Doğu görevi yapan birçok meslektaşım zaten bu kitapta geçen zorluklara hemen hemen aşina. Acı da olsa bir gerçek var burada. - Çok fazla oyunbozan vermeden devam etmeye çalışıcam ama birkaç tane gelecek bundan sonra benden söylemesi! - Ne yazıkki hâlâ küçücük kız çocuklarımız bu kitapta olduğu gibi zorla evlendiriliyor. Öğrencilere ne olmak istediklerini sorunca aldığınız cevap annesinin, babasının, abisinin, amcasının okula göndermek istemediği oluyor. Keşke Düyşen gibi zoru başarıp onlara hep daha fazlasını verebilsek. Bunu yapamıyor olmak hepimizin suçu, bunu yapmaya çalışmaksa hepimizin borcu. Kaç kez onların pırıl pırıl gözlerindeki ışıkta kayboldum, kaç kez anlattıklarını dinleyip geceleri dert sahibi oldum ben bile bilmiyorum. Bize çok Düyşen lazım! O yüzden okuduğum zaman içim cız etti. O kızcağızın Düyşen tarafından kurtarılmasını okuyunca içim ferahladı. Okumuş olduğunu okumak, gerçek yada yalan bir meslek sahibi olabildiğini görmek yüreğimi canlandırdı. Düyşenin bir öğretmen olarak hataları görülmeden en saf şekilde sevildiğini görmek bana birçok anımı anımsattı. Umarım daha nice Altınayların gözlerindeki ışık söndürülmeden onlara sahip çıkabiliriz...
İlk Öğretmenim
İlk ÖğretmenimCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 20217,3bin okunma
140 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Dili oldukça akıcı bir kitap. Okumaya başlayınca sanki bir el tutup sizi kitabın içine çekiyor, hikayeden ayrılıp kendinize gelemiyorsunuz bir türlü. Tabii İlyas beni hayal kırıklığına uğratmadı desem yalan olur. Neden bilmiyorum, belki milletçe çok değer yüklediğimizden Selvi Boylum Al Yazmalım bende hep saf bir aşkın timsali olarak kalmış. (Ufak bir oyunbozan geliyor) İlyasın yaptıklarından sonra bana çokta saf bir aşkmış gibi gelmedi. Neden mi böyle? Herkesin gerçek/saf aşk tabirine göre değişir tabiki. Ben hatasız, masum olması gerektiğini düşündüğüm için İlyasın yaptığı hataları okudukça hayal kırıklığına uğradım. Ama bu şekliyle hikayenin çok daha gerçekçi olduğunu da yadsıyamam. Ne de olsa hayat hatalarla ve aldığımız yada almaya çalıştığımız derslerle dolu. Demek istediğim o ki; dönem dönem saf bir aşkı kitaplarda bile olsa görmek istiyorsanız, ufak bir hayal kırıklığına uğratabilir sizi.
Selvi Boylum Al Yazmalım
Selvi Boylum Al YazmalımCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 20219,6bin okunma
424 syf.
5/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Karmaşık duygulara sürükleyen bir kitap oldu, bazı bölümler gerçekten düşünmesi ve hayal etmesi bile katlanılmaz olan bölümlerdi. Ama çok çok etkilendiğimi söyleyemem. Herkes çok övdüğü için beklentimi çok yüksek tuttum belki de, bilmiyorum... Kitabın son bölümleri yazılmak için yazılmış gibiydi. Hadi bitsin de tamamlanmış olsun diyerek hızlıca geçilmiş sanki birçok şey. Çok yapay ve yüzeysel gelen kısımlar vardı. Sonunda hikâyenin başına ve ana olaya bağlamış olması güzeldi, yine de ne yazık ki eksik kalmış bir kitap gibi hissettirdi bana. Bir eser olarak okunmaya değer tabiki emek verildiği için. Ben sadece daha iyi olmuş olabilirdi diye düşündüm.
Uçurtma Avcısı (Midi Boy)
Uçurtma Avcısı (Midi Boy)Khaled Hosseini · Everest Yayınları · 2021164,9bin okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın romanlarından daha önce de okuduğum için okuması kolay bir romandı. Önceden de olduğu gibi karakterle birleşme, iç dünyasıyla bütünleşme konusunda hiçbir zorluk çekmedim. Birkaç sayfa sonra onun derdi benim derdim, sıkıntısı benim sıkıntımmış gibi bir his vardı üstümde. -Dikkat, bundan sonrası oyunbozan(spoiler) içerebilir! - Kitaptaki karakterin yalnızlık duygusu ve ciddiye alınmamaktan yakınması bana çok gerçek hissettirdi. Karla ile olan kavgamsı sahneyi karakterin hayalinde yada bilinçaltında olan bir çekişme olarak algıladım, kız çocuğunu dudağından öptüğü kısımdan sonra bu sevginin ileride bir kadına duyulan sevgi ve aşka dönüşeceğini söylediği kısım ise oldukça abartı geldi... Bu kısma çokta anlam veremedim açıkçası. Tam bitirmek üzereyken birkaç sayfa önce Bergerin hastalandığının ortaya çıkması ise benim için tam bir şoktu. Nedendir bilmem hiç beklememiştim. Karakterin küçük kızın hastalığı ile adeta içsel bir uyanma yaşayıp yoluna buna göre devam etmesi aynı hastalığa yakalanmasından daha olası gelmişti gözüme. Yazarın okuru kasvetin içine sürüklemekte ve o kasvetin içinde bir histen diğerine götürmekte ne kadar usta olduğunu unutmuşum.
Kızıl
KızılStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202229,2bin okunma
336 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Her ne kadar bir süre ara verip uzunca bir zamanda bitirsem de, güzel bir roman olduğunu söyleyebilirim. Bazı noktalarda beni uzun uzun hayaller kurmaya itti. Belki bir kaçış değil ama hayalimde olupta gitmek istediğim yerleri çokça düşlerken buldum kendimi. En çok hoşlandığım kısım (kelime olarak spoiler yerine oyunbozan demeyi seçiyorum çünkü neden güzel Türkçemizi katledelim) -dikkat oyunbozan- Bayan Gok Gokun olduğu kısımdı. Bir insan neden bir canlıya bu kadar anlam yükler diye düşünürken farkettim ki, anlam yüklemek değil yerine koymak orada olan... Uzun lafın kısası, herkesin belki de hayalini kurduğu alıp başını gitme konusunu temel alan bir kitaptı. Ben de bunu denemek isteyen ve bu özgürlüğü tatmak isteyen biri olduğum için, beni içine çekti ve hikayeyle kolayca bütünlük kurabilmemi sağladı. Derseniz ki bu bir roman, hikaye değil. Evet bu kitap bir roman kapağında yazana göre, ama bence bir öyküler toplamı... Sanki herkesin başından geçenler birer öykü olarak toplanmışta bir bütün olup romana dönüşmüş. Ne diyeyim, bir gün kaçmak istediğimiz yerleri kaçıp görmek umuduyla!
Gamba
GambaCemil Kavukçu · Can Yayınları · 200655 okunma