Benliğimizi saran, anlamlandıran, yönlendiren şey/ler sadece idrak ve bilinç düzlemi değil şüphesiz.
Nasıl akıl tek başına varlığın anlamlarını idrak etmemize yetmiyorsa ama akılsız da idrak edemiyorsak yine de bunun dışında öfke, nefret, tutku, ihtiras, kin gibi benliğimizi teslim alan her ne hal varsa bunların, nefsin üzerimizdeki tesirinin, belirleyiciliğinin farkındalık hali hazzın kayalıklarına bindirmemizi engelleyen deniz feneridir.
Deniz fenerine rağmen gemilerini kayalıklara bindiren kaptanlar her zaman vardır.
Karanlık denizlerde kayalıklarda parçalanma tehlikesi herkesin en delişmen macera tutkularını frenleyen, ya da ahmaklıktan alıkoyan hal, insan oluşumuzun doğal hali...
Arzunun bu idrak penceresini kapatma hali bölünmüştür.
Değerler skalası her tür ölçüyü tartmaya yetse bile arzunun şiddeti, beşeri zaafların üstüne çıkamama hali idrak sahibini ahmaklaştırabilir.
Bir dava sahibi olmak, bir ideal peşinde olmak insanı sıradışılıktan ayırabilir ama sıradanlaşmaktan korumaz.
Şuur sahibi olmanın en parıltılı hali, yani insanı ahmağın saadetinden ayrıştıran, süfliliğin denizinde boğulmaktan alıkoyan idrak ve iman sahibi olmak ahmaklaşmama garantisi vermiyor.
Havf ve reca hali idrak sonsuza açılan kapı.