Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İndirin batıl inanç ağacına son darbeyi; dalları budamakla yetinmeyin: etkileri bu kadar bulaşıcı olan bir bitkiyi tamamen kökünden söküp atın!
152 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Marquis de Sade düşünüklerini hiç çekinmeden en açık ve ağır şekilde kaleme almış.
Tanrıya Karşı Söylev
Tanrıya Karşı SöylevMarquis de Sade · Versus Kitap · 2009636 okunma
Reklam
688 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kurtuluş mücadelesi, Cumhuriyetin kuruluş koşulları ve daha bir çok alanda yapılan ve bu günümüzü belirleyen reformlara ilişkin en doğru gerçekleri öğrenmek isteyen tüm okurlara NUTUK (SÖYLEV) 'i mutlaka okumalarını öneririm.
Nutuk
NutukMustafa Kemal Atatürk · Parola Yayınları · 201427,5bin okunma
Özellikle her zaman iyi karşılanan küçük bir söylev geliştirmiştim, eminim, alkışlayacaksınız bunu. Bu söylevin özü şu acıklı ve boyun eğer beyanda yatıyordu: Hiçbir şey değilim ben, bana bağlanmaya değmezdi, yaşamım başka yerdeydi benim, günlük mutluluktan nasibi yoktu bu yaşamın, oysa bu mutluluğu belki herşeye yeğlerdim, ama işte, iş işten geçmişti artık. ... Bu dostlarımdan en duyarlı olanları beni anlamaya çalışıyor ve bu çaba onları hüzünlü teslimiyetlere götürüyordu. ... O zaman ben kazanıyordum, hemde iki kez, çünkü onlara karşı duyduğum arzu dışında kendime karşı beslediğim aşkı da her seferinde kendi güzel yeteneklerimi doğrulayarak tatmin ediyordum.
Erdemi sevmek, güzel olgulara değer vermek, aldığımız iyiliğin nereden geldiğini kavramak ve uğrunda yaptığımız her şeye yaraşır olan sevdiğimiz kişinin onurunu ve üstünlüğünü yükseltmek için kendi rahatımızı bozmak, akla uygundur. Öyleyse, onları korumak için büyük bir öngörüsü, savunmak için büyük bir ustalığı ve yönetmek için büyük bir özeni olduğunu sınama yoluyla kanıtlamış büyük bir kişiyi bulan bir ülkenin sakinlerini ele alalım; eğer bu insanlar daha ileri gidip kendi arzularıyla ona boyun eğmeyi kabul ederlerse ve ona bazı üstünlükler verecek kadar güven duyarlarsa,bunun pek bir bilgece iş olduğunu söyleyemem: Onu, iyilik yaptığı yerden alıp kötülük yapabileceği bir yere götürmekten başka bir şey değildir bu. Ama hiç kuşkusuz, şimdiye dek yalnızca iyiliği görülen bir kişiden hiç çekinmemek ve onda iyilik bulmak yanılgısına da nasıl düşülmez ki?
Sayfa 20
.. Bunun üzerine Lakedemonyalılar şöyle dile getirdiler düşüncelerini: Bu konuda, Hydarnes, sen bize iyi öğüt vermesini bilemezsin; kralın lütfunu tanımışsın, fakat özgürlüğün tadının nasıl olduğu, onun ne kadar tatlı olduğunu hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Eğer özgürlüğü de tatmış olsaydın, onu mızrak ve kalkanla değil de dişlerimiz ve tırnaklarımızla savunmamızı öğütlerdin bize
Sayfa 36
Reklam
9 Eylül
"Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır!"
1925
Atatürk & İzmir
"Ben, bütün İzmir’i ve bütün İzmirlileri severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim. Yalnız bir tesadüf, beni Karşıyaka’ya daha fazla bağlamıştır. Karşıyakalılar, annem sizin bağrınızda, sizin topraklarınızda yatıyor. Karşıyakalılar, İzmir’i gördüğüm gün evvelâ Karşıyaka’yı ve orada da sizin Türk topraklarınızda yatan annemin mezarını gördüm!"
1925
Tiranın söylediklerine, sesine, işaretlerine, gözlerine dikkat etmeleri gerekecek ve de arzularını bilebilmek ve düşüncelerini seçebilmek için sürekli olarak tetikte bulunacaklardır. Bu mutlu bir biçimde yaşamak mıdır? Buna yaşamak denebilir mi? Bunları iyi doğmuş bir insana değil, fakat yalnızca sağduyuya sahip bir kişiye ya da hiç olmazsa bir insan çehresi olan kişiye söylüyorum. Kendine ait hiçbir şeye sahip olmayarak ve rahatını, özgürlüğünü, bedenini ve yaşamını başkasının ellerine vererek yaşamaktan daha sefil bir durum olabilir mi?
Tiranın hükmü altında hepsi de kendilerine özgü bir şey elde edebileceklerini sanıp zenginlikleri elde edeceklermiş gibi davranırlar ve herkesin her şeyini almaya yarayan ve kimsenin 'bu benimdir' diyebilecek kadar bile hiçbir şey bırakmayan bu gücü, ona kendilerinin verdiğini unuturlar
Reklam
"Gerek Atatürk İhtilali, gerekse 27 Mayıs eylemi, gençliğe, Türk toplumunda siyasal olarak özel bir yer, özel bir önem kazandırmıştı. Türk gençliği, siyasal yaşam içinde sanki geleneksel bir yer sahibi olmuştu. Atatürk, 1927 yılındaki Söylev'inde, "Cumhuriyet'i Türk gençliğine emanet etmişti". Çünkü o sırada, yeni kurulmuş olan Cumhuriyet'e sahip çıkacak ve onun gelişmesi için çalışacak başka güçlü bir toplumsal-ekonomik grup ya da sınıf yoktu. Bu nedenle, Cumhuriyet ilkelerine göre iyi eğitilmiş bir gençlik, Cumhuriyet'in koruyucusu olabilirdi."
Sayfa 171Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.