Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Dikkat spoiler içerir.
Güzel bir polisiye roman. Azra, küçük bir şizofreni hastasıdır ve okulda iki öğrenciyi camdan attıktan sonra kendi de atlamış ancak sağ kalmıştır. Olayı Erol Komiser yardımcısı Erkan Komiser ile beraber araştırır ve kız şizofren olduğundan ceza almaz. Üniversitede Aybars ile tanışır ve evlenir. Ancak içindeki kötü huylu hali yeniden ortaya çıkmaya başlar. Bu arada cinayetler işlenmeye devam eder. Erol komiser bir ara trafikte çalıştıktan sonra yine cinayet büroya dönmüştür. Azra neden şizofren olmuştur? Dünya çapında bir komplo söz konusudur ve hiç ummadık isimler de bu işin içindedir. Azra'yı öldüren Aybars hapisten kaçar. Artık kimseye güvenmemektedir ve bunda sonuna kadar da haklıdır? Kötüler cezasız mı kalacaktır yoksa adalet geç de olsa yerini bulacak mıdır? Soluksuz okunan bir roman.
Dikkat spoiler içerir.
Saddle Valley sakin ve sessiz bit köydür. Burada yakın arkadaş olan Tanner, Tremayne, Condiale ve Ostramann aileleri yaşamaktadır. Haber kanalında çalışan John Tanner bir gün Fassett adında bir CIA ajanı ile görüşür. Rus gizli servisi NKVD'nin Omega adında bir grubu Saddle Valley'dedir ve üç arkadaşı olan aileden biri veya ikisi veya tamamı bu işin içindedir. John, Omega'yı ortaya çıkarmak için Fassett ile işbirliği yapmak zorunda kalır. Kendisi, eşi Alice ve çocuğu tehlikededir. Köyde giderek artan bir gerilim söz konusudur. Ölüm tehlikesi atlatan John kimseye güvenemez ancak Omega hiç beklenmedik bir isim veya isimlerdir. Ancak böl ve yönet taktiği işe yarayacaktır. Omega kimdir? John bu işten sağ salim kurtulabilecek midir? Keyifle okunan bir roman.
448 syf.
9/10 puan verdi
Serinin ilk iki kitabını okuyalı uzun zaman olduğu için konuyu ve karakterleri hatırlamakta biraz zorlandım. Aslında sırf bu yüzden okumayı düşünmediğim bir kitaptı. Seri benim için bitmiş sayılırdı. Ama konusunu okuyunca dikkatimi çekti ve okumaya karar verdim. İlk iki kitap mükemmel değildi. Zaman zaman çok sıkıldığım yerler de oldu kitabı
Dikkat spoiler içerir.
Sean Murphy, moleküler biyoloji ile ilgilenen, Janet Reardon adında güzel bir sevgilisi olan ve Boston Memorial hastanesinde çalışan bir doktor adayıdır. Hayalini kurduğu iş olan kanserli tümör tedavisi için 2 ay Forbes Kanser Merkezinde çalışma isteği kabul edilir. Ancak Sean'ı seven Janet de o hastanede çalışmanın bir yolunu bulur. Pek çok zengin isim birden beyin içerisinde çoklu tümör vakasına sahip olmuştur ve Forbes'in başarı oranı yüzde yüzdür. Ancak Japon ortakları vardır ve çözümün patenti henüz alınmamıştır. Boston'dan hastası olan Helen Cabot Forbes'a getirilir ancak ölür. Dr. Mason ve Dr. Deborah Levy hastanedeki genel sorunlulardır ve Sean bu kanser merkezinde bir işler çevrildiğini düşünür. Gizlice araştırma yapmaya başlar ancak bir yere gizlice girdiği için polis tarafından aranmaktadır. Sorun, Forbes şirketinin zengin hastalara gizlice tedavi edebilecekleri kanser hücrelerini enjekte etmesidir. İşin içinde çok ciddi bir para söz konusudur ve Sean ile Janet bu işe gırtlağına kadar batmıştır. Ayrıca deli bir hademe olan Tom Widdicomb da Janet'i casus sandığı için öldürmek üzere peşine düşmüştür. Acaba Sean ve Janet bu işten sağ salim kurtulabilecek midir? Forbes şirketinin iç yüzünü açığa çıkarabilecek midir? Sean'ın avukat ağabeyi Brian onlara yardım edecek midir? Sean ile Janet arasındaki ilişki nasıl gelişecektir? Keyifle bir solukta okunan bir roman.
Dikka spoiler içerir.
Eski FBI profil uzmanı Terry McCaleb'a tanıdığı bir yüzbaşı olan Jaye Winston'dan yardım talebi gelir. Edward Gunn cinayetinde bir profil çıkarmasını ister. Terry çalışır ve bulduğu ipuçları sonrasında elde ettiği şüpheli Harry Bosch'dur. Harry ise iki adet kadının bir kitaptaki yöntemle öldürülmesinden sorumlu olduğu düşünülen David Storey'in mahkemesinde tanıklık yapacaktır. Terry'nin soruşturması duyulursa Storey'in serbest kalma ihtimali çok yüksektir. Bosch Terry ile görüşür ve katilin kendisi olmadığını, araştırmaya devam etmesi gerektiğini söyler. Terry de araştırmaya devam edince bazı şeyler öğrenir. Storey'in kefaretçisi Rudy Tafero, yılbaşı gecesi Gunn'ın da kefaletini ödeyip çıkarmıştır içerden. Büyük bir komplo söz konusudur ve Bosch aleyhinde bir kumpas mevcuttur. Acaba Bosch ve McCaleb bu işi çözebilecek midir? Storey gerçekten de katil midir? Harry ve Terry arasındaki ilişki nasıl devam edecektir? Bu olaydaki kişiler gerçekten de masum mudur? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
Dikkat spoiler içerir.
Grace Elland, arkadaşları Millicent ve Krispy ile beraber Sprague Witherspoon için çalışan kişisel gelişim personelidir ve kızı Nyla kendilerinden nefret etmektedir. Tıpkı çocukluğunda olduğu gibi Grace, Sprague'nın cesedini bulur ve polis gözünde bir şüphelidir. Şirkette aynı zamanda bir zimmete para geçirme durumu da söz konusudur. Daha önceki Trager cesedi bulmada bir şişe ile Trager'i öldüren Grace'e aynı votka şişeleri ile mesajlar verilmektedir. Bu arada arkadaşları Irene ve Devlin Grace'i Julius Arkwright ile tanıştırır ve aralarında bir yakınlaşma olur. Ancak katil peşlerindedir ve vazgeçmeye pek niyeti yoktur. Millicent de ağır söz uyuşturucu ile bulunur. Katil kimdir ve neden bu cinayetleri işlemiştir? Grace ile alıp veremediği nedir? Grace ile Julius arasındaki yakınlaşma nasıl sonuçlanacaktır? Julius eski karısını elinden alan Edward Hastings'e şirketi için yardım edecek midir? Parayı kim zimmetine geçirmiştir? Soluksuz okunan bir roman.
Son saniyede yetiştiğim Bulgakov etkinliği sayesinde hem Bulgakov'la hem de onun bu başyapıtıyla planladığımdan daha erken buluşma, tanışma fırsatı yakalamış oldum. Bu vesileyle etkinliğe katkısı olan herkese bir kez daha teşekkür ederim.
Eserle ilgili sitede çok nitelikli incelemeler yer aldığı için tekrara düşmekten özenle kaçınmaya
Dikkat spoiler içerir.
Will Klein, annesi ölmeden önce ondan abisinin yaşadığını ve suç işlemediğini duyar. Abisi Kenneth yani Ken, yıllar önce Will'in eski kız arkadaşı Julie Millers'ı öldürmekten aranmaktadır ve öldüğü sanılmaktadır. Ama durum böyle değildir. Will, arkadaşı olan yoga ustası ve alnındaki gamalı haç dövmesini kareye çeviren Kare ile beraber bu işi çözmeye çalışır ama bu arada sevgilisi Shelia Rogers ortadan kaybolur. Sonradan öldüğü haberi gelir. Julie'nin kardeşi Katy de Will ile beraber bu işi araştırmaya başlar. Hikayenin kötü adamları DeGuane ve Hayalet lakaplı John Assante de Will ve Ken'in peşindedir. Sonradan Shelia'nın aslında Nora olduğu ve ölmediği ortaya çıkar. Ken de ortaya çıkacaktır ama ortada pek çok ihanet söz konusudur. Julie'yi kim öldürmüştür? Ken'in kızı Carly aslında kimdir? Nora ve Will arasındaki ilişki nasıl devam edecektir? Kare ve Wanda çocuklarının doğmasına karar verecek midir? Keyifle okunan bir roman.
Spoiler içerir.
Her yazarın bir derin yapısı vardır. Gogol’un derin yapısında “düşük dereceli memurluğun sıkıntıları” ve “Ruh halindeki aşırı sinirlilik”
söz konusudur.
Gogol’un hayatında bir süre düşük dereceli memur olarak çalışması ve 1. Nikola Döneminde yaşadığı sıkıntılar, yazarın psikolojisini derinden sarsmıştır. Bu durum, hikâyelerinin derin yapısının oluşumunda çok etkili olmuştur. Nitekim yazarın Neva Bulvarı’ndaki kahramanı Piskarev, karşılıksız aşkından dolayı intiharından önce çıldıracak gibi oluyor. Bir Delinin Anı Defteri isimli hikâyenin kahramanı çıldırıyor. (Psikozun primer düşünce süreci enfes işlenmiş.) Portre’nin kahramanı Ressam Çartkov, hikâyenin sonunda sinir hastası oluyor. Gogol, Çartkov’u da ölüsüne bile bakmaya cesaret isteyecek biçimde öldürüyor.
Martin Heidegger’in “Dil Varlık’ın evidir.” sözü ile Lacan’ın “Bilindışı, dil gibi yapılanır.” önermelerinden de yola çıkarsak Gogol’un hikâyelerindeki derin yapıya ulaşabiliriz. Sözgelimi “Palto” isimli hikâyesinde sıradan bir kalem memurunun sıkıntıları, “Burun” isimli hikâyede ise üst düzey makam sahiplerine duyduğu öfkeyi, aynı zamanda yüksek makamlara ulaşma arzusunu belirlemek mümkündür.
RUH ADAM - Dikkat spoiler içerebilir!
Ruh Adam Hüseyin Nihal Atsız'ın en son neşredilen romanı olmakla birlikte üzerinde en çok konuşulan ve en çok incelenen romanıdır. Atsız'ı okurken lütfen önyargılarınızı bir kenara bırakıp öyle okuyun. Atsız da bizim, Sabahattin Ali de, diğerleri de . Hepsi Türk Edebiyatına katkı sunmuş, güzel dilimiz Türkçenin gelişmesi için çabalamışlardır.
Romanın konusunu ordudaki görevine son verilen Selim Pusat'ın düş ile gerçek arasında yaşadığı sıradışı olaylar ve aşk duygusu oluşturur.
Rivayet odur ki Leylâ Mutlak karakteri gerçekte Hanzâde Osmanoğlu'dur. Leyla Mutlak, soyadının çağrıştırdığı şekilde “Mutlakiyet” rejimini, yani Osmanlı Imparatorluğu'nu simgeler. Kadının, Selim Pusat’ın hayatındaki gizemli varoluşu, bir görünüp bir kaybolması, kendisini Osmanlı tahtının varisi sayması vs. söz konusudur.
Atsız hakettiği değeri bulamamış, edebiyatımızın yapı taşı bir yazarımızdır. Onun şiirlerinde ve yazılarında ruh hali gerçekten uç noktadır. Son sayfasına kadar sıkmayacak bir döneme damgasini vurmuş Atsizin en değerli romanidir. Kitabin içindeki sözler ağızlara pelensenk olacak cinsten.
Yastığımız mezar taşı,yorganımız kar olsun,
“Vaktiyle bir Atsız varmış”, Var olsun!
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Dikkat spoiler içerir.
HKM'den ayrıldıktan sonra çocuk duyuru olan ve Robert Buchanan ile evlenen Marissa Blumenthal kısırlık tedavisi görmektedir ancak sonuçlar pek iyi değildir. Kocası ile arası bozulan Marissa tedavi sırasında okul arkadaşı Wendy ile karşılaşır. Bu arada klinikte garip olaylar olmaktadır. Bazı Çinli görevliler silah taşımaktadır. Ölümler artınca başka tüberküloz olayı var mı diye bakarlar ve Tristan adında bir doktorun makalesi üzerine Avustralya'ya giderler. Ama burada Wendy öldürülür. İzler Hong Kong ve Çin triadına gitmektedir. Tristan Ike beraber yola çıkan Marissa ölümlerden döner. Ama Çin'de kafasındaki soruların cevabını bulacaktır. 30 milyar dolarlık bir pazar söz konusudur. Robert da öldürülür. Acaba bu işten sağ salim kurtulabilecek midir? Tristan Ike arasında olan yakınlaşma nasıl devam edecektir? Kısırlık ile BCG aşısı arasındaki bağ nedir? Soluksuz okunan bir roman.
spoiler söz konusudur.
Türk yazarlara aşina olmadığımı her yorumumda belirtiyorum. Pınar Kür'e ait okuduğum ilk roman da Sadık Bey oldu. Hem ödüllü, hem de pek çok kitapta katkısı bulunan bir yazar olduğu düşünülürse, beni son derece hayal kırıklığına uğrattı Sadık Bey. Yazarın anlatım içerisinde mütemadiyen kendini tekrara düşmesi, sanki acemi bir yazarın elinden çıkan bir ilk roman okuyormuşum izlenimi yarattı. Seçilen konunun (kişinin kendisi ile yüzleşmesi) zaten aman aman hiçbir yanı yok, herhalde milyonlarca roman var bu konu üzerine. Baba - kız ilişkisi bahsi geçiyor arka kapakta ama roman boyunca Sadık Bey'in üzerinde en az durduğu konu bu. Ne ana karakter oturmuş, ne diğer karakterler enine boyuna işlenmiş. Bir deliriş sürecini anlatıyor desek, onu da anlatamıyor ya, bitse bitse böyle biter diyerek sonunu daha ortasından tahmin ediveriyoruz zaten. Sizler ne düşünürsünüz bilemiyorum ama, benim yıldızım hiç tutmadı bu yazarla.
Kitabı ikinci okumam. İlk okumamin verimsiz bir okuma olduğunu anladığım için ikinci kez okumaya karar verdim. Özellikle yazarın okuduğum diğer iki eserinin bu kararı almamda etkili oldu.
*
Kitabın konusunu, namus cinayetine kurban giden Santiago'nun ölümüne gidişinin adım adım işlenmesi şeklinde özetleyebilirim. Vicario ailesinin kızı zengin
Kırmızı Pazartesi, Büyülü Gerçekçilik ve Derinlemesine Bir İnceleme
Kırmızı Pazartesi Gabriel Garcia Marquez’in okuduğum ilk kitabı. Büyülü gerçeklik tekniğiyle yazılmış, gayet ince bir kitap. Okumadan önce sitede gördüğüm incelemeler karakter sayısı ve isimlerinin ezberlenmesinin zor olması nispetiyle gözümü korkutmadı değil. Lakin okudukça korkmamın yersiz olduğunu fark ettim zira gayet kolay okunan,
