Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başka bir konuyla ilgili soru da Stalin'in ne ölçüde bir Gürcü yurtseveri olduğuydu. Kızı Svetlana'nın görüşü, "tamamen Ruslaştırılmış" olduğu ve Rusya'yı sevdiği yönündeydi: "Gürcü şeylerin özendirilmediği" ama yine de Gürcistan'ın "canlı bir anayurt" olarak hissedildiği bir ailede Stalin doğup büyüdüğü topraklar için pek ateşli değildi. Svetlana'nın ağabeyi Vasiliy'in sözcükleriyle: "Biliyorsun ki, babamız bir zamanlar Gürcü'ydü." Ortalıkta dolaşan aynı anlayışta sayısız anekdottan birinde, 1945'de Kremlin'deki zafer resepsiyonunda şöyle bir olay geçtiği söylenmiştir: "Feldmareşal Rybalko'nun 'Rus halkına ne kadar harika bir şeref önerdiniz! Bir Gürcü olarak Rus halkını nasıl bu kadar derinden anlayabiliyorsunuz?' sözlerine Stalin sinirli bir şekilde 'Ben Gürcü değilim. Gürcü kökenli bir Rus'um. Ve bunun üzerine Rybalko gözden düşmüştür." Biyografi yazarlarının keşfettiği üzere Stalin'in kökenleri belli değildi.
Sayfa 577 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
112 syf.
·
Puan vermedi
·
22 saatte okudu
Spoiler <3
Zalim sistemlerin ayakta kalabilmesinin tek yolu mücadele edilmesi gereken bir "öteki", bir "düşman" yaratmaktır.. Cengiz Aytmatov'un eserlerini okurken hep kafamda aynı sorular döner dolaşırdı. Neden istisnasız her eserinde bir baba eksikliği ve tren vedası var. Acı gerçekle hayatını araştırınca yüzleştim. Meğer
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen BulutCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202315,7bin okunma
Reklam
«TÜRK'ÜZ TÜRKÜ ÇAĞIRIRIZ»
«— Türkiye'den geldiniz değil mi?» «— Türk’ sünüz değil mi?» «— Hoş geldiniz!...» «— Safalar getirdiniz!..,» «— Başımızla gözümüzün üstüne geldiniz!...» «— Biz de Türküz!...» «— Bizimle konuşur musunuz?» «— Bizim misafirimiz olur musunuz?» Omuzlar üzerinden, yanlardan gerilerden uzanan elleri sıkmaktan bâzılarıyla kucaklaşmaktan, doğru
Nâzım Hikmet’in Stalin’in ölümünden 5 gün sonra, onun için yazdığı ‘Hatırlıyorum’ adlı şiiri: Hatırlıyorum. On sekiz yaşımdayım. Anadolu’dayım. Anadolu savaşmakta. Yol boyunca gidiyoruz. Sıcak. Gölge yok.
413 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Tek tipte, sorgulamayan, liderini (!) tanrısal güç sahibi sayacak, itaatkâr “yoldaş” üretme ideolojindeki Sovyet Rejimince insanların nasıl “mankurt” a dönüştürüldüğü, milli ve dini değerlerinden nasıl uzaklaştırıldığı Cengiz Aytmatov’un kaleminden büyük ustalıkla bizlere sunuluyor. Aytmatov, Stalin dönemi mezalimini bizzat yaşayan biri olarak bir devlet adamı olan babasını genç yaşta dönemin ideolojisine karşı kaybetmiş ve şu satırları kaleme almıştır: “Yirmi yıldan beri babamızdan haber alamıyoruz. Yaşıyor mu, öldü mü, ne zaman hapse atıldı, vatana karşı bir suçu sabit oldu mu, olmadı mı bilmiyoruz. Bu soruları sormamızın sebebi şudur: Biz uzun yıllardır babamız ile ilgili olayları üzüntüyle hatırlıyoruz. Benim bildiğim kadarıyla babam vatanı, milleti için çalışan biriydi. Biz gerçekleri bilmek istiyoruz. Bu durum sadece babamın hayatı için değil, bizim aile şerefimiz için de önemlidir. Ben evin en büyüğüyüm ve Kırgızistan’daki genç yazarlardan biriyim. Bütün şartlarım uymasına rağmen beni doktoraya kabul etmediler. Moskova’da mühendislik enstitüsünü bitiren erkek kardeşime de aynı muameleyi yaptılar. 1954 yılında liseyi bitiren kız kardeşim sınavlarında büyük başarılar göstermesine rağmen Moskova’daki hiçbir yüksekokul tarafından kabul edilmedi. Biz gerçekleri öğrenmek istiyoruz.” Bütün bu yaşanmışlıkların yazarın eseri üzerindeki etkileri tartışmasız çok büyük. Okunması, okutulması gereken bir baş yapıt.
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145,7bin okunma
Stalin babamız :)
'Şu üstündeki yabancı bir şey mi' diye sorardı. Hayır, Sovyetler Birliği'nde yapılmış dediğimde yüzü ışıldardı. Ben büyüdükten sonra da uzun zaman böyle sürdü. Allah korusun, kazayla parfüm sürmüş olsam, küçümsemeyle kaşlarını çatar, 'Şunu sürmekle ne yapıyorsun' diye homurdanırdı. "
Reklam
1953 yılında Stalin öldüğü zaman, bütün anıları inceledim, başta Hruşov, hepsi "babamız öldü" diyerek hüngür hüngür ağladılar. Öylesine kişiliksizdiler ki, "babamız öldü, biz nasıl yönetiriz" diye ödleri kopuyor ve çığlıklarla ağlıyorlardı. Baktılar, yönetiyorlar ve üç yıl geçince, üç yıl önce ölümüne hüngür hüngür ağladıkları, bana göre zaaflarıyla birlikte tarihin en büyük reformatörlerinden birisi olan, Stalin'i cani ilan etmekten çekinmediler.
Sayfa 81 - Akış Yayıncılık