Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Son zamanlarda okuduğum en etkileyici romanlardan biri. Vera Deetz, pinti bir babası ve geçmişte striptiz yapıp sonra da onu terk eden bir annesi olan, Pagoda Pizza'da çalışırken bir yandan da okuluna devam eden bir kızdır. Zamanında çocukluk arkadaşı olan Charlie Kahn'a aşık olmuştur. Ancak çocuğun babası sürekli annesini dövmekte ve Charlie de Jenny adında hafifmeşrep bir kız ile takılmaktadır. Bir gün Charlie ölür. Sonra Vera, iş yerinden arkadaşı olan ve kendisinden 5 yaş büyük bir çocuktan hoşlanmaya başlar. Ancak geçmiş yakasını bırakmamaktadır. Charlie ile dostluğunun nasıl geliştiği, sonrasında neler olduğu, babasının geçmişi ve pek çok şey anlatılmaya başlanır. Charlie öldükten sonra bir dükkanı yakmakla suçlanmıştır ancak gerçek sanıldığı gibi değildir. Acaba Vera kalbinin sesini dinleyecek midir? James ile sevgili olacak mıdır? Babası ile arasını düzeltecek midir? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gerekenlerden.
Ön yargılarıma rağmen başladığım bir kitaptı. Beklentim hiç yok denecek kadar azdı.
Birçok ülkenin ünlü istihbarat teşkilatlarının önemli bir proje sebebiyle 5 Türk mühendisi paylaşamaması aksiyon türüyle okuyucuya aktarılmış. Kaçırılmalar, silahlı çatışmalar, operasyonlar ve cinayetlerin bol olduğu bir romandı. Sonunda ise "Türk tipi" dramla yoğrulmuş sayfalar vardı.
Kitap sabit bir anlatıcının gözünden anlatılmıyor. Anlatıcı bölümden bölüme değişiyor buna alıştıktan sonra daha kolay akmaya başlıyor roman.
Ayrıca kitabın ilk birkaç bölümünde çok fazla şiveli konuşmaya yer verilmiş bu biraz bana yapmacık geldi. ( örnek : "Amerigaya kadar gelmişik striptiz bara da mı gidemeyecektik yani.", "bilisen ben kendi oğlim gibi sevirem oni") Bunlar haricinde ise "lan kanka", "topraam" gibi ifadeler de samimiyet katmak için kullanılsa da beni iten şeylerdi. ( "kanka" kelimesine antipatim vardır.)
Sonuç olarak : Telapatı ve uzaduyum gibi değişik kavramların üzerinden kurgular yapılması hoşuma gitti. Sonlardaki dram da hoş bir tat katmış kitaba. Ama önemli mevkilerdeki mühendisler ve istihbarat başkanı gibi kişilerin sokak serserisi ağzı ile konuşması bana en büyük eksiyi verdirdi. Artılar ve eksileri bir listeye döktüğümüzde ise kitap için "sabuğun köpüğünden farksızdı" ya da "güzeldi" diyemiyorum.
En nihayetinde et mi tavuk mu balık mı karar veremediğim kitaplardan biriydi diyebilirim :)
Kendisinin yollarını 1 yıl boyunca gözledim durdum. Ephesus müjdeyi vererek resmen fuara koşmamı sağladı. Ve elime geçer geçmez 4 saatte bitirdim kitabı.
Serinin açık ara en komik kitabı Evli Barklı'ydı. drew/ Dee Dee'nin atışmaları cidden güldürüyor insanı. Tabi ki de Dee Dee'nin yanındayım :D Mackenize'in büyüdüğü de bu kitapta çok belli
Dikkat spoiler içerir.
Brian Malone ve Andrea Kendricks sevgilidir ve ortak arkadaşları Matty ile Eleanor'un bekarlığa veda partisi için erkekler ve kadınlar için olan striptiz kulüplerine giderler. Orada Brian bir kadın görür ve peşinden gider. Sonrasında da kendisinden haber alınamaz. Andrea Brian'ın eski sevgilisi ve iş arkadaşı Allie ile görüşür ve korkmaya başlar. Brian ortadan kaybolmuştur. Annesi Cissy ve erkek arkadaşı Stephen da telaşlanır. Herkes onun striptizci kız Trayla Trash ile kaçtığını zannederken kız Brian'ın arabasında ölü bulunur. Kız aynı zamanda Brian'ın müvekkili olan Oliskey Petrenko'nun da bir tanıdığıdır. Andrea, Stephen, Cissy ve Allie ile beraber Brian'ı aramaya başlar. Acaba kızı kim öldürmüş ve Brian'ı kim kaçırmıştır? Katil kimdir ve cinayeti neden işlemiştir? İşin içinde kara para aklama mı vardır? Brian ile Andrea birbirine kavuşabilecek midir? Keyifle okunan bir roman.
Konu itibariyle gerilim romanı olarak anılsada kitabın birçok kısmında bunu hissetmiyoruz aslında. Manyak bir adet Wong Lee ve kadınları kaçırmakla görevli Victor Gorsky ' miz var. Wong yaşadığı olaylar neticesinde ( bu olaylar kitapta pek fazla anlatılmasada) tam bir sadist. Bodrum katında kadınlara yaptığı türlü işkenceler ve eziyetler, bu uğurda para kazanabilmeyi amaçlaması kitaba bi nebze gerilim özelliği katsada polislerin rolünün kısıtlı oluşu ve hiçbir olayın tam manasıyla birbiriyle uyum göstermemesi kitabın vasatlaşmasına neden oluyor.
Wong Lee acıdan zevk alıyor, acı yaşatmaktan daha çok zevk alıyor. Onun hakkından gelebilecek tek bir kişi var, oda striptiz kulüplerinin müdavimi polislerin gözdesi bir Dominatrix.(BDSM kültüründe partnerine hükmeden baskın kadın.)
' Kadın bedeni, çekici olduğu kadar tehlikelidir.'
Kötülük toplumsal bir hastalıktır
Hayatın kokuşmuş anlamsızlığı buna şahittir ve yok etmek sadece zorbalarin cahillerin işidir
Kanat-ı acizanem sabahatin Ali o dönemde feleğin çemberinde geçen
acıların keskinleştiği canlı cenazelere dönüşen hayatları KUYUCAKLI YUSUF adlı eseri ile insanlarin duygularına terenüm olmuştur
Müşkül ve maişet derdinde
Derin bir nefes alarak başlamak istedim ilk defa. Kendisi benim en sevdiğim şair ve yazarlar arasında özellikle melankoli kategorisinde zirveyi oynayan kadındır. Sırça Fanus yarı otobiyografik bir romandır. Kitabın kahramanı tıpkı Sylvia Plath gibi şairdir. İkisinin de babası sekiz yaşında ölmüş, ikisinin de bir erkek kardeşi vardır. Hayatı
Walter Richard Sickert!?
Önden kısa bir serzeniş; kitabı okumadan puan veren herkesi kınıyorum. Okumadığınız kitapları puanlamayınız, kapağına yazara yayınevine puan vermeyiniz. Okuyunuz ve sonra beğeninizi puanlayınız!
Okuduuuum okudum! Bir çırpıda okumadım, sindire sindire okudum. Yarın yokmuşçasına bitirebilirdim fakat beklediğim bir yılı düşünüp kendimi
