Sultan II. Abdülhamid devrinin basını,56 1860 ve 1870’lerin yaygaracı yayınlarıyla ve sürgündeki Jön Türkler’in çıkardığı gazetelerle karşılaştırılırsa genellikle kaba, sansürle kuvvetini kaybetmiş, imparatorluğun karşı karşıya bulunduğu temel problem ve yenileşme hareketleri hakkında hiç bir fikir ve görüşe yer vermeyen, yalnız mevcut rejime
"Okuyun da kulaklarımız bereketlensin" diyen biriydi Sultan Abdülaziz.
Sayfa 50 - LopusKitabı okudu
"... Kanuni Sultan Süleyman kuyumcudur, 4.Murad hattat ve bestekardır. 3.Ahmet hattatdır. 3.Selim en ünlü bestekardır, adeta padişahlığı kısmi iş gibidir (yazısı da çirkindir). 2.Mahmud bestekardır. Sultan Abdülaziz, çok kimse bilmez, pehlivandan çok alla turca ve alla franca bestekar ve bilhassa ressamdır. 2.Abdülhamid hükümdar olmasa, devrinin en iyi tersim sahibi marangozu olurdu... "
"ARAPLAR BİZİ ARKADAN VURMADI!.."
İngiliz aklı, Türkler ile Arapları birbirinden ayırmak için Türkiye’de ve Türk tarih kitaplarında Araplar bizi arkadan vurdu bilgilerini yazıp bir nesli böyle bir beyin yıkamaya tabi tuttu. Bazı küçük örnekler genelleştirilerek tüm Arapların bizi arkadan vurduğu şeklinde yansıtıldı. Arapların tarih kitabına da Türkler sizi sömürdü, gelişmenizi
Abdülaziz, padişahlığı döneminde, Avrupa’daki gelişmeleri bizzat görmek amacıyla bir Avrupa seyahati de yaptı. 1867’deki seyahatte padişah, Paris, Londra, Viyana gibi önemli Avrupa başkentlerini dolaştı. Avrupalılar ilk defa bir Osmanlı padişahı görmenin heyecanı içinde Sultan Abdülaziz’e büyük ilgi gösterdiler.
Tanzimat döneminin ikinci padişahı olan Sultan Abdülaziz de bir darbe ile devrildi. Darbeyi yapanlar, V. Murad’ın hastalığı dolayısıyla Sultan Abdülaziz’in hayatta kalmasının kendileri için tehlikeli olacağını düşünüyorlardı. Bu yüzden Sultan Abdülaziz’i öldürtüp, intihar süsü verdiler.
Boş boş durmasınlar taslaklarda.. :)
Sultan Abdülaziz 1861’de padişah olduğunda, herkes kendisinden çok şey bekliyor, özellikle de ülkeyi dış borçlanmanın getirdiği bataklıktan kurtarması isteniyordu. Sultan Abdülaziz bu amaçla birçok icraatta bulundu. Bu dönemde, dünyadaki teknolojik gelişmelere bağlı olarak, yelkenli gemilerin yerini buharlı ve zırhlı savaş gemileri almaya başlamıştı. Sultan Abdülaziz bu fırsatı değerlendirip güçlü bir donanma oluşturdu. Döneminde Osmanlı Devleti İngiltere’den sonra dünyanın ikinci büyük donanmasına sahip oldu.
Sultan Abdülaziz
Avrupa'da gördüğü her yeniliği ülkesine kazandırma azminde olan padişah, istanbul'un ilk raylı sistemini de kurma gayretine girişmiştir. Sarayburnu'ndan geçecek olan (bugün hala kullanılmakta) ray sistemi için Alman mühendislerin kendisine endişe ile, "Efendim tren hattı evinizin (Topkapı Sarayı) bahçesinden geçecek, uygun mudur?" diye sormaları üzerine şu ibret dolu sözleri söyler, "Halkımın bu ilerlemeden istifade etmesi için sırtımdan bile geçirseniz razıyım!"
Sayfa 155Kitabı okudu
Tanzimat devrinde bir ara, Batı hayranı bazı devlet ricali, imparatorluğumuza bir medeni kanun kazandırmak için Fransa'daki Code Napoleon'un tercüme edilmesi tezini ortaya atmışlardı. Fakat başta Ahmed Cevdet Paşa olmak üzere, kendi kimlik ve kişiliğimize bağlı olanlar ağır basmışlar ve Sultan Abdulaziz'in desteği alınarak Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye hazırlanmıştı.
Sayfa 134 - Bedir YayıneviKitabı okudu
