Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini (üstünlüğünü) muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz. Sultan II.Abdülhamid'e ait olan yukarıdaki sözler 1895'te yazılmış. O günden ne kadar net görmüş bugünleri ve yarınları, değil mi? Tam da Sultan'ın dediği gibi, Filistinli dindaşlarımızın ölüm kararı oldu Siyonizmin başarısı ve İsrail devletinin kurulması...
Sayfa 210Kitabı okudu
Mithat Paşa'nın sürgünü...
Mithat Paşa'nın Rus Harbi'ne girilmesi sürecindeki rolünden dolayı tasfiye edildiği izahı kendi başına yeterli değil. Eğer Mithat Paşa'nın sürgünü sadece bundan dolayı olsaydı devamındaki diğer tasfiyeler yaşanmazdı. Dolayısıyla Paşa'nın meşruti yönetime geçilmesindeki rolü, yönetimdeki iddialı kişiliği ve Tersane Konferansı'nda İngiliz tekliflerine karşı bir siyaset takip etmesi bu kararın alınmasında etkili olduğu söylenebilir...
Sayfa 159 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Sultan II.Abdulhamid Siyaseti
Otuz üç sene süren padişahlığı şefkatinin delili olarak tarihin tescili altındadır. Ki, otuz üç senede sadece üç dört adi suçlunun (bunlardan biri anne ve babasını öldüren biridir) idam cezasını tasdik etmiş, kendisini öldürmek için arabasına bomba koyan Ermeni suikastçılar dahil, şahsına karşı cürüm işleyen suçluları dahi affetmiştir.
Sayfa 151 - NesilKitabı okudu
Sultan II.Abdulhamid
Öncelikle kabul etmek gerekir ki, o bir hükümdardır. Bu özelliğiyle de bir siyaset adamıdır... Siyaset adamlarını siyasi davranışlarıyla değerlendirmek lazımdır; onu dini yahut ideolojik yaklaşımlarla çözmeye çalışmak, doğru olmasa gerektir.
Sayfa 149 - NesilKitabı okudu
Tren ve Petrol
Hicaz Demiryolu'nun gerçek inşa sebebi, Yavuz Sultan Selim'in, Osmanlı fetihlerinin yönünü doğuya çevirmesindeki sırla alakalıydı. Nasıl Yavuz Sultan Selim Suriye ve Mısır fetihleriyle Portekiz'in Hint Okyanusu'ndaki etkinliğine karadan giderek bir cevap vermişse, torunu olan II. Abdülhamid de Hindistan ve Mısır'ı kontrolü altına alan İngiliz emperyalizmine yine karadan bir yol bularak karşılık veriyor, kurtların iştahlarını kabartan enerji havzalarına onlar varmadan sahip çıkıyordu.
Sayfa 174Kitabı okudu
13 teşrinievvel 1330 (26 Ekim 1914) Abdülhamit bugün uzun uzadıya muhaliflerden bahsetti diyor ki : Böyle tehlikeli zamanlarda nifak iyi bir şey değildir . Hükümetin bir hatası varsa bile bunu icap edenlere bir lisanı münasiple (uygun bir dille) söylemelidir Hele memleketin haricinde yabancılar arasında kendi hükümeti aleyhine çalışmak en çirkin bir şeydir Şerif Paşa’nın Mısır’dan yunanistan’a geçtiğini gazeteler yazıyor Pekala bu bir hafif meşreplik değil de nedir? Bilmem.Sabahattin ne oldu Onun hiç sesi Sedası çıkmıyor . Belki de buraya gelmiş köşkü’ne çekilmiştir. Galiba Sultanzade olduğu için hükümet pek sık takip etmiyor … memleket haricinde muhalefet yapanlar zannedersem 60 70 kişi kadar var. Baksanıza Hidiv’i (mısır valisini) öyle bir hale getirdiler ki zavallı Adamcağız bir türlü Mısır’a gidemiyor Eğer bu meselede İngilizler galebe çalarsa (üstün gelirse) netice hepimiz için çok vahim olur Allah hepimizin Encamını hayır eylesin Bir taraftan milleti diğer taraftan da kendi halimi düşünüyorum. Bakalım biz ne yapacağız? elimizde avucumuzda bir şey kalmadı. Çoluk çocuğun hali ne olacak? düşündükçe insanın tüyleri ürperiyor Abdülhamid birden bire sözü tebdil ederek (değiştirerek) Bakalım şimdi bütün ümit Almanlarda kaldı eğer onlar galebe ederlerse bizim için biraz ferahlamak imkanı hasıl olur Olur ama o zaman da alman tahakkümü altına girmek tehlikesi vardır diye sözlerine hitam (son) verdi
Reklam
1867 yılında Sultan Abdülaziz Avrupa seyahatine çıkmış, böylece kendi hükümranlığı altında bulunmayan bir ülkeye resmen ayak basan İlk Osmanlı padişahı olmuştu. Bu seyahat Paris, Londra ve Viyana gibi Avrupa başkentlerini haftalar öncesinden hareketlendirmiş ve basın günlerce padişahı ve yanındaki Türkleri ( bunların içinde sonradan padişah olacak V. Murat ve II. Abdülhamid de bulunuyordu) konuşmuştu. İşte bu sırada Abdülaziz'in Paris'e gelmesinden etkilenen La Press adlı Fransız gazetesi, "Avrupa artık dünyanın merkezi haline geldi" diyebiliyor, "Doğu biziz! Aydınlık biziz!" Naraları atabiliyordu.
Sultan Abdülhamid : “Pek kıymetli kardeşim ve padişah efendimize aynen böylece söyleyin.  Rahat olsunlar ve Allah’ın iradesine güvensinler, şuradan şuraya kımıldamasınlar ! Bu millet çetindir, düşman buraya giremez. Bana gelince, tek arzum burada şehri savunan askerlerle birlikte şehit düşmektir. Padişahtan ve meclisten arzum budur, buna uyumasını isterim
Sayfa 102Kitabı okudu
-İkinci Abdülhamid çok kötü bir adamdır ve onun sadrazamı Said Paşa da istibdada âlet olmuş kötü bir vezirdir, değil mi? Tarih böyle yazıyor. - Evet! - Evet değil, hayır! Tarihin şuuru ve vicdanı olsaydı böyle demeyecekti. Çünkü tarih Sultan Hamid’le sadrazamını bize onların düşmanları olan hürriyetperverlerin ağzı ve gözüyle anlatıyor ve eşref-i mahlûkat sayılan, fakat hakikatta bir sürüden başka bir şey olmayan insanlar da bu şahane safsatayı kabul ediyor. Acaba Sultan Hamid’in gözüyle tarih yazılsaydı hürriyetçiler için verilen hüküm ne olacaktı? Bu hükmün doğruluğu ne malûm diyeceksin. Şuradan malûm ki Sultan Hamid’in siyasi idam yapmadan otuz yıl ayakta tuttuğu imparatorluğu hürriyetçi takım siyasî idamlar, korkunç istibdadlar arasında ve on yılda tasfiye ettiler. Şimdi şu kıyaslamaya göre daha başka neticeler de kendiliğinden çıkmaz mı?
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.