Peki ama, bu sevmek midir be adaşım, bir kadını öpmek, onu istemek sevmek midir?..
Çırılçıplak soyunarak şehrin sokaklarında koşabiliyor musun? Bir bıçak alarak kolundaki ve bacağındaki adelelere saplamak ve böylece bir nehre atılarak yüzmek elinden geliyor mu? Bir şehrin adamlarını öldürmek cesareti sende var mı? Bir minareye çıkarak bütün dünyaya işittirecek kadar kuvvetle bağırabilir misin?
Aşk sana bunları yaptırabilir mi? İşte o zaman sana seviyorsun derim...
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
"Bana bak, Meryem."
Meryem istemeyerek de olsa baktı.
"Bunu öğren, kafana iyice sok, kızım." dedi Nana. "Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibaresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma, Meryem."
Savrulup atılan toprağın üzerinde kıvrılıp bükülen ve üzerine acıyarak basılan bir mum ışığı gibi seğirerek sönmek değil , büyük alevler çıkaran bir keyif yangınında sanki rastlantıymış gibi son bulmak istiyordu. Uçuruma dans ederek düşmek istiyordu.