Bertolt Brecht'in ilk kez 1923 yılında sahnelenen Kentlerin Fundalığında adlı oyununda şöyle bir bölüm yer alır: "Bir geminin içine, gemiyi patlatırcasına insan doldurursanız, ortaya öyle bir yalnızlık çıkar ki, hepsi donar."
1. Hedef Türkiye • Oktay Sinanoğlu • Otopsi Yay.
2. Beyaz Zambaklar Ülkesinde • Grigoriy S. Petrov • Hayat Yay.
3. Mucizeler Adasına Yolculuk • Klaus Kordon • Tübitak Yay.
4. Barbaros Hayreddin Paşanın Gazavatnamesi• Tercüman 1001 Temel Eser
Beni çok etkileyen kitapların listesi
Seni çok seviyorum
Kızın Nisan
1. Hedef Türkiye • Oktay Sinanoğlu • Otopsi Yay.
2. Beyaz Zambaklar Ülkesinde • Grigoriy S. Petrov • Hayat Yay.
3. Mucizeler Adasına Yolculuk • Klaus Kordon • Tübitak Yay.
4. Barbaros Hayreddin Paşanın Gazavatnamesi• Tercüman 1001 Temel Eser
5. Simyacı • Paulo Coelho • Can
Şemsiye yapımcıları
Islanmaktan
Tek kişiyi koruyacak genişlikte
Kesince kumaşları
Yağmur değil
Yalnızlıktır yağan
Daha da hüzünlendirir her gece
Kentin sokaklarını
Bekçinin nefesiyle
Düdüğün içinde dönen
Nohut taneciğinin
Yalnızlığı
Ne çok sevinirim bilseniz
Bir yılan
Mezarıma girerde
Göğüs kafesimin kemikleri içinde
Kış uykusuna
Yatarsa
Değerli arkadaşlar;
Bu başlık altında biraz Konya Kitap Grubundan bahsedeyim.
02/07/2019 tarihinde kurulan Konya Kitap Grubu, 4 yıldır aktif devam etmektedir. Amacımız Konyada nitelikli okur severleri bir araya getirerek, belirlediğimiz kitaba, farklı pencerelerden bakmak.
Bu grup sayesinde aklınıza gelmeyen, daha önce yolunuzun hiç kesişmediği
Çoğunu okumadım sağdan soldan derledim:
Aşkın Şehidi - Ahmet TURGUT (Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanını öneririm)
Aşkın Elçisi - Ahmet TURGUT
Aşkın Secdesi - Ahmet TURGUT
Hani çoğu kişinin içinde bir uzaklık vardır şiire karşı. Bende öyleyim. Şiir okumayı severim ama bir kütüphaneye gittiğimde şiir kitabı almak istemem mesela. Oradaki o hissimle düşündüğümde bir romanın denemenin veya bir hikayenin daha çok şey anlattığını bana daha yakın geldiğini hissederim. Ama öğrendim ki şiiri düz yazı gibi okumam hataymış.
Geçenlerde duydum Sunay Akın ilk şiirini bir askılığa yazmış. Aslında düşündüğünde ne kadar saçma geliyor kulağa değilmi.? Ama mantıklı düşündüğünde şiir de zaten ne yazıldığını çözümleyerek öğrenmek değil midir.? Düz yazı gibi düşünmeden okunabilecek bir metin olsaydı eğer zaten düzyazı olarak yazılırdı.
Şiir okumayı çözümlemeyi çok geç olduğunu itiraf ederek yeni yeni öğreniyorum. Bir şiiri okuyup direk atlamıyorum. Kime veya neye yazılmış olabilir, o andaki ruh hali ne olabilir, ne yaşamış olabilir ki bu şiiri yazmıştır diye düşündüğümde daha derin anlamlar bulabiliyorum artık.
Özdemir Asaf'ın bu kitabını şiire olan önyargımdan ötürü atladığım için üzgünüm. Şiirin hakkını vere vere derin derin çok güzel şiirleri varmış çoğuna ilk defa rastladığım. Ben çok keyifle okudum ve düşündükçe ufkumu açan bir şiir kitabı oldu. Bence okunmalı okutulmalı. Böyle kaliteli Şairler artık ne yazıkki eskisi kadar yok. Eskiler okunmalı unutulmamalı unutturulmamalı. Herkese keyifli okumalar dilerim.