Ego böyle bir bombardımana nasıl dayanabilir? Bu durumda kimlik varlığını sürdürebilir mi? Böylesine yıkıcı bir baskı karşısında kendini geliştirebilir mi? Yoksa bütün bunların altında ezilerek (daha sonra tanıştığım bir hastanın dokunaklı tanımıyla) "Tourette'li bir ruh" haline mi gelir? Tourette hastasının ruhu üzerinde fizyolojik, varoluşsal ve neredeyse teolojik bir baskı vardır; ya bir bütun olarak ve kendine hâkim halde tutulması sağlanacak veya her ani itki tarafından teslim alınacak, ele geçirilecek ve elden çıkarılacaktır. Daha önce de belirtiğim gibi, Hume şöyle yazmıştı:
Biz, süreğen bir akış ve devinim içinde akıl almaz bir hızla birbirim takip eden değişik duyumların bir toplamından veya yığınından ibaretiz.
Yani Hume'a göre kişisel kimlik bir uydurmacadır. Biz aslında varolmayız, ancak peş peşe gelen algı veya duyumlardan ibaretizdir. Bu, normal bir insanın içinde bulunduğu bir durum değildir elbette, çünkü normal insan kendi algılarına sahiptir. Bu algılar salt bir akıştan ibaret değildir, kişinin kendi kalıcı bireyselliği veya benliği aracılğıyla bir araya getirdiği şeylerdir. Hume'un tanımı tam da bir süper Tourette hastasının icinde bulunduğu dengesiz durumu anlatmaya uygun düşmektedir. Bu tanım, hayatı bir ölçüde rastgele veya kontrolsüz algı ve hareketler dizisinden, bir anlamı veya merkezi olmayan hayali bir görüntüden ibaret bir kişi için geçerli olabilir. Böyle bir kişi insan olmaktan ziyade Humevari bir varlıktır.
148, 149