Kendimi yenileme işini sadece dış görünüşle sınırlamadım. Şüphesiz daha zor, ama daha gerekli olan bir işi yapmam, düşüncelerimi de yenilemem gerekiyordu. Böylece aynı işi iki defa yapmama kararıyla hayatımın geri kalanını ölürken görmek istediğim şekilde düzenleyebilmek için iç dünyamı sıkı bir sınavdan geçirmeye koyuldum .
Sayfa 41
Kör olunca hayat boyu gördüklerini de unutur muydu acaba insan? Düş bile göremezdi belki o zaman. Eğer kör kişi, belleğinin gözlerini de yitirmişse bu iş o kadar önemli sayılmazdı. Dünya her yerde birdi nasılsa. Hayvanlar ve bitkiler gibi insanlar birbirlerinden ayrılıyordu şüphesiz. Ama yıllar boyu onları görüp tanıdıktan sonra nasıl oldukları kestirilirdi.
Reklam
Şüphesiz hapishane ve kürek cezaları caniyi düzeltmez, onu ancak cezalandırır. Beri yandan toplumu, suçlunun ilerideki kötü hareketlerinden ve eylemlerinden korur. Suçluda da, tutukevi ve en ağır kürek cezası, ancak kin,yasak zevklere karşı arzu ve korkunç bir ele avuca sığmazlık geliştirir. Ama sarsılmaz inancıma göre, ünlü ayrı hücre sistemi de yanlıştır, aldatıcıdır, ancak görünüşte amaca ulaştırır. O, insanın hayat özünü çeker, ruhunu hırpalar, zayıflatır, sindirir. Sonra da bu ruhça kurumuş insan mumyasını, yarı delirmiş halde iken düzelme, pişmanlık örneği olarak gösterirler. Doğal olarak, topluma karşı gelen bir cani, ondan tiksinir ve hemen her zaman kendini haklı, toplumu suçlu görür. Bundan başka, verilen cezayı da çekmiş; bu yüzden kendini aşağı yukarı temizlenmiş, topluma karşı borcunu ödemiş sayar.
"Şüphesiz kültür ve sistem herkesin atmasının zor olduğu pranga ve kılıç gibidir. Yaşamımız küçük ve sıkıntılı günlerle yığılmış bir mezardır. Her an soğuktan titreyip aç kalabilen bedenimiz, nefesimiz tükenene kadar dayanmamızın zor olduğu bir yüktür. Ama şair, işte böyle şeylerden kurtulmuş bir insandır. Bütün bunlar baştan atıldıktan sonra şair doğar."
"Kafasında iyi, yüksek düşünceler yer etmeye başlamıştı. Bu düşünceler zaman zaman tuhaf, kararsız, hatta bazen anlamsızdı; ama manevi varlığına temel olan arzular, ruh hamleleri hep iyi yola girmişti. Bunlar hiç şüphesiz hep sizin eserinizdi."
Sayfa 119
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yıllarda dünyada gerçek anlamda bir diktatörler çağı yaşanmaktadır. Dünya ve Avrupa eli kanlı diktatörlerin baskısından inim inim inlerken Türkiye halife/sultanların baskısından kurtarılmış, egemenlik ulusa verilmiştir. Türkiye'nin farkı hiç şüphesiz Atatürk'tür. Atatürk yaradılış olarak demokrattır. Çünkü araştıran, sorgulayan, eleştiren ve düşünceye düşünceyle karşılık vermek gerekir diyen özgür ve bağımsız bir kafa yapısına sahiptir. Akıl ve bilimi tek gerçek yol gösterici olarak kabul etmiş, hiçbir kalıplaşmış düşüncenin esiri olmamıştır. Yaptığı olağanüstü işlere rağmen hiçbir zaman her şeyi ben yaptım diye böbürlenmemiştir. Her zaman ulusunu yüceltmiş, bütün başarılarını halkıyla paylaşmıştır.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.