Kim ne derse desin, sevda güzel şey…
Yanlış mı anlamıştım aşkı, sevdayı? Duygularla hareket etmek bir hata mıydı? Ümitlerin sönmesi kaçınılmaz mı?
Hala mı namussuzlar yürütüyor gemiyi? Yerin altı üstünden hala daha mı iyi? Tercihe şayan olan, gene mi ehvenişer? Beşer şaşar, tamam da, bunca dibe mi düşer?
Reklam
Söyle, buldun mu aradığın aşkı? `Arıyor muydum?
Yanlış kitap seçmişim, linçlemeyin. Bu kitapta böyle bi alıntı yok.
' Ben do­ğurdum onu ben. Doktorun tüm itirazlarına rağmen doğur­dum hem de. Altı ay sırt üstü yattım, otuz dokuz saat doğum sancısı çektim de öyle doğurdum. Ama çok sevmedi beni kı­zım. Belki de hiç sevmedi. Anlaşamadık. Öyle vazolar falan havada uçuşmadı belki, ama aramızda hep bir gerginlik var­dı; kocaman, her daim kımıldanan soğuk bir yılan gibi durdu öyle yıllarca. Birbirimize dokunmamıza izin vermedi. '
Sayfa 48 - April YayıncılıkKitabı okudu
Najat al Saghira Ana Baacha al Bahr’ı söylüyordu. Bu şarkıyı dinleyen herkes, beş dakikalığına da olsa aşkı tatmış demektir.
Sayfa 217Kitabı okudu
34
Şubat soğukları sona ermiş, mart soğukları, yağmurlar ve donlar başlamıştı. Jud Crandall'ın yası da sona ermişti; psikologlar sevilen bir insanın acısının ölümden üç gün sonra başlayıp, dört ila altı hafta sürdüğünü söylerlerdi. Ama zaman geçerdi, insanın bir duygusu bir başka duygusuyla yer değiştirirdi. Güçlü bir acı daha yumuşak bir acıya dönüşür, bu daha yumuşak acı yerini yasa bırakır, yas da sonunda bir hatırlama olurdu.
Sayfa 214 - Altın Kitap
Reklam
1.000 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.