Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İnsan ayrı olmanın, sürüden birkaç adımcık bile önde olmanın korkusunu, ancak toplumla kaynaşma isteğinin ne denli güçlü olduğunun bilincine varırsa anlar."
"Sürüden ayrılanı kurt kapar."Güzel!.. Ayrılmayanı da keserler!.. Sürüden ayrı düşen koyuna her zaman kurdun saldıracağını düşünmek ahmaklıktır.Koyun, özgürce bir takım sıkıntılara katlanabilir...Ama senin kasaba gideceğin kesin...
Reklam
Kurt sürüden ayrılanı kapar, ayrı olanı değil.
Yalnızlığa dayanmak, hatta onu yüceltmek için gizli yollarım var. Kendi düşüncelerimi düşünebilmek için diğer insanlardan ayrı kalmam gerektiğini söylerim. Geçmişteki büyük dehaların bana eşlik ettiğini, gizlendikleri yerlerden çıkıp benim güneş ışığıma yanaştıklarını söylerim. Yalnızlık korkusunu küçümserim. Büyük adamların büyük acılar çekmesi gerektiğini, çok uzak bir geleceğe uzandığımı, bana kimsenin eşlik edemeyeceğini iddia ederim. Yanlış anlaşılıyorsam, korkutuyorsam ya da reddediliyorsam bundan iyisi yok derim sevinçle; bu, benim hedef alınmam demektir! Sürüden ayrılarak yalnızlıkla karşı karşıya kalma cesaretimin, yüce koruyucu yalanına inanmayışımın benim büyüklüğümün kanıtı olduğunu söylerim.
İçim ısınmıyor hazrete(E.From) dedim.O biraz batılı kafayla düşünüyor.Bizim hamuru muz doğudan.Keder,hüzün,aşk,gönül,boş vermişlik.. Yaratılışımızda var bunlar.Mantık,kaskatı akıl, uyanıklık, sürekli bir kedi dikkati... E. From senin gibi algılamaz doğuyu.Doğu itaatkardır,kader anlayışı da itaatkarlığından gelir.Ama itaat her zaman erdem
BÖRÜ: Sürüden AYRI sürüyü KORUYAN KURT demek!
Her dünyanın kendisine göre bir efsanesi vardır. Bu efsaneleri onlara unutturamazsınız.
UNUTANIN KALBİ KURUSUN..!
Reklam
İnsanları tanımadan gıyaben veya gördükten sonra vicahen ama yine insafın kantarında tartmadan "mülâhazât hanesini doldurmak" gibi bir zahmetsiz tavır içinde hayatlar nihayete eriyor. Beşerî münasebetler insanoğlunun menfaatlerinin ve temelsiz nefretlerinin veya hasta perestişlerinin (tapınma) çemberinde hapsolup kalmaktadır. Cemiyet içinde öğrenilmiş ve öğretilmiş nefretlerin ve muhabbetlerin etrafında kümelenmiş zümreler yüksek duvarların çevrelediği ayrı ayrı hapishanelerin müebbet mahkûmları gibi ömür tüketiyor. Bu mahkûmiyet üzerinde, eğer varsa, düşünenlerin de sesleri pek duyulmuyor. Ne oluyoruz diye bir lâhza durup kâbustan uyananlar da "sürüden ayrılan" insan muamelesi görüyor.
Sayfa 11 - Dergâh Yayınları
241 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.