Şimdi düşünüyorum, duruşmada söylenenleri de değerlendiriyorum da, susanlar kendilerine inanabilecekleri bir yalan uydurmuşlardı anlaşılan: Bir erkek nikahlı karısını istediği gibi kullanabilir. Kadın karşı çıkmadıkça, hatta resmen şikayet etmedikçe kimsenin yasal olarak karışmaya hakkı yoktur! Böyle düşünüyorlardı besbelli. Yüzyılların alışkanlığı böyle düşünmeyi olağan kılmıştı onlar için.
Hayatta yükselen kimseler, söyleyecek sözleri olan ve bunları zamanında ve yerinde söylemekten çekinmeyen kimselerdir. Baskı altında susanlar, kişiliklerini yitirmiş birer korkaktır.
Ah, nasıl da acı
Böyle susup durmak
Kötüler cellatlar elinde
Bunalırken güzelim halk
Fabrikalar yanlış çalışırken
Yanlış ekilirken toprak
Ayak, olmuşken baş
Baş,olmuşken ayak
Martılarla iinsanların uyum içinde yaşadığı bir ada ... bir politikacının emekliye ayrılıp adaya yerlesmesiyle beraberinde getirdiği sorunlar ve durumu daha da berbat ettiği işlevsiz çözümleri...ada halkından politikacıya karşı duranlar, destekçileri, korktuğu icin susanlar,korktugu halde susturulamayanlar.. kardeslik duygusu icinde yasayan halkın demokrasi vaadiyle emperyalist bir diktatörlüğe sürüklenmesi ve malum son...kitap bana farklı ve daha eleştirel bir bakış açısı kazandırdı, zülfü livanelinin muhtesem kalemi..mutlaka okunması gereken kitaplardan..
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,2bin okunma
"Henüz yontulmamış bir mermer parçasında büyük bir heykel gizlenebileceği gibi, sessizlikte de bilgeliğin ve aklın gizlendiği sanılır. Susanlar, kendi kendilerini baltalamazlar. "
oysa ne cümleler ne harfler ne yaldızlı alfabeler keşfetmiştim. şimdi hepsini bir tebessüm uğruna çar-çur ediyorum dedi adam. ve gözlerinde muson ormanlarının yağmuru. sustu. çok derinden bir susuştu bu. çünkü en güzel susanlar; acılarıyla konuşurlar da kimse anlayacak kadar sevmez acıyı. bu yüzden acının rengine her göz kör olmayı borç bilmiştir. belki bu yüzden yalnızlığı bile yalnız bırakıp kendi mezarıma geldim....