"Bir insan başkaları hakkında nasıl yargıya varıyor, nasıl fikir yürütüyordu? Şundan bundan tutturarak nasıl oluyor da hoşlanıyorum ya da hoşlanmıyorum gibi bir sonuç çıkarıyordu? Hem, sanki, bu sözcükler de ne demekti ?" diyor yazarımız.
İnsanların, buz dağı misali, gittikçe derinleşen hallerine ışık tutuyor. Karşı karşıyayken bile birbirinden farklı dünyalara dalan tavrını gösteriyor. "Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acılar hakkında ne bilebilirsin ki; ben seninkiler hakkında ne bilebilirim ki ?" diyor canım Kafka bu ikilemle ilgili. Ne de güzel söylüyor.
En sevdiğim Sabahattin Ali de, "Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?" diyor ve ekliyor. "Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz.
Tek yazarın yazdığı bir kitabı okurken bir sürü yazar geçti aklımda. Çarpıcıdır, kafaya vuran kitaplardandır, bir cümleyi kaç kez peş peşe okutur, birçok şey hatırlatır. Güzeldir. Çok güzeldir.