Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Süreyya'nın Rahmindeki Boşluk...
Bazen, Süreyya yanımda uyurken öylece yatar, esintide bir kapanıp bir açılan tahta kepenklerin gıcırtısını, cırcır böceklerinin bahçeyi dolduran cıvıltısını dinlerim. Ve Süreyya'nın rahmindeki boşluğu neredeyse climle dokunurcasına hissederim; yaşayan, soluk alan bir şey gibi. O boşluk evliliğimize, kahkahalarımıza ve sevişmelerimize sinsice sızdı. Gecenin ilerleyen saatlerinde, yatak odamızın karanlığında onun Süreyya'nın bedeninden ayrılıp aramıza girdiğini, yerleştiğini hissederim. Aramızda uyuduğunu. Yeni doğmuş bir bebek gibi.
Arsız sarmaşıklar gibi her sabah Bıkmadan tırmanıyorum güneşin tahta perdesine Mor çiçeklerle açılmak için dünyaya.
Reklam
Mezarcılar irili ufaklı, kızlı erkekli çocuk ölülerini birer birer mezara indirip, toprağın üzerine yan yana dizmeye, sonra üzerlerine tahta dizmeden toprak atmaya başladılar. Bir yığın çocuk bir daha kalkıp oynamamak, ekmek istememek, cıvıldaşmamak, kavga etmemek üzere bir tek mezara atılmıştı.
"Evet, hapishaneler, tımarhaneler kalkacak; söylediğiniz gibi, gerçek üstün gelecek, ama ne yazık ki genel durum değişmeyecek, doğa yasaları da olduğu gibi etkisini sürdürecek. İnsanlar eskisi gibi hastalanacak, yaşlanıp ölecekler. Yaşamınız ne kadar tantanalı geçerse geçsin, sonunuz gene de tahta bir tabuta konup karanlık çukura atılmak olacak!"
Sayfa 43 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her şey ne denli aşikar aslında. İnsanın kendi kaderini çizebilme, kendi menkıbesini gerçekleştirebilme azmi ve cesareti olmalı.
Aydınlığa gebe odalar, güneşe hasret yüzler bütün pencereleri ardına kadar açmalı. Güneşin iç ısıtan sıcaklığında ne var ne yoksa yanmalı.
Kötüye dönüşen, buna teşvik eden, kara pelerinlere bürünmüş ruhlar, şiddet ve acılara zafer ganimeti diye bakacaktı.
... insanlardan ölüyken bile tiksinirdi.
Sayfa 25 - Yan pasajKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.