Başlangıçta ince hastalığın tedavisi kolay; tanımı zordur; ama zaman ilerledikçe başlangıçta tanımı ve tedavisi yapılmayan hastalığın tanımı kolay ancak tedavisi zordur. Aynı şey devlet işlerinde de söz konusudur.
Mutluluk temel gayemiz. ona nasıl ulaşacağımız ve tanımı kişiye göre değişiyor ama ana gaye hep o...
Sayfa 152 - İz Bırakan Kalemler (İBK) Yayınevi, 1. Baskı, Ekim 2023Kitabı okudu
Reklam
Belki de sevginin gerçek tanımı,kumrulardaki gibi sadece birbirini sevmektir.Sevgiliyle burada olmak ve başka yerde olmayı istememektir.
Fichte'ye göre sanat tanımı
Fichte'ye göre güzellik bilincinin ortaya çıkması şu şekilde olur : Dünyanın, daha doğrusu doğanın iki yanı vardır ; o bir yandan bizim sınırlılığımızın ürünüdür, bir yandan özgür ,ideal etkinliğimizin ürünü.İlk anlamda dünya sınırlıdır, ikincisinde özgür. Yine ,ilk anlamda beden sınırlıdır, çarpıktır,sıkışıktır ve biz çirkinliği görürüz ; ikincisinde iç bütünlük ,yaşam,canlanma,yenilenme vardır ve biz güzelliği görürüz. Böylece, bir şeyin güzelliği ya da çrikinliği , Fichte' ye göre ,seyredenin bakış açısına bağlıdır. O bakımdan güzellik dünyada değil, güzel ruhta ( schöner Geist) bulunur. Sanat da bu güzelliğin ortaya çıkışından başka bir şey değildir, ve sanatın amacı yalnız aklı değil (bu bilimin işidir) , yalnız yüreği de değil (bu da ahlak vaizinin işidir) , bütünüyle insanı oluşturmaktır. Bu nedenle güzelin imleci, dışsal herhangi bir şeyde değil, sanatçıdaki güzel ruhun varlığındadır.
Nafiye Bozkyurt yazdı... OKUNASI: “Gülüşünü gülüşümün yanına bırak oynasınlar bir zaman çocuklaşarak…”Diyor Mehmet Binboğa Efelya romanını su gibi bir çırpıda okudum. Son dönemlerde en büyük korkum başlayıp bitiremediğim kitaplardan duyduğum suçluluktu. Bana bu duyguyu yaşatmadığı için Mehmet Binboğa’ya ayrıca teşekkür ediyorum. Efelya Türk diline son derece hâkim kelimelerle oynama sanatını bir melodi gibi okuyucuya sunan abartıdan uzak edebi metinleri şiir ve Anadolu diliyle süsleyen tekrar tekrar okunası bir roman. Mehmet Hoca otuz yıllık edebiyat öğretmeni olmanın bütün kazanımlarını sunmuş biz okuyucuya. Ne güzel bir “an” bırakmış edebiyata. Ferhat'ın rüyalarında içselleştirdiği denizkızını arayışı Elif’e(Efelya) rastlamasıyla somutlaşır ve o andan sonra aşkın tanımı değişir. Aslında İkisi de hem kaçış hem de arayış içindedirler. İlk zamanlar şiirsel sohbetlerle başlayan bu süreç rüya ile gerçek arasında yaşanan bir aşk olarak çıkıyor okuyucunun karşısına. Kuytulardaki ayak izleri gibi her kaçmak istediklerinde gümbür gümbür bir yanardağ olmuşçasına biraz daha yakınlarında buluyorlar aşkı. Çiftin bütün sorumluluklarını hiçe sayarak birbirlerini buldukları İtalya turunda aşkın lezzeti ve koy vermişliğinin yanında kaybetme sancılarının ve sorgulama evresinin adımlarının da atıldığı bir aşk öyküsü…
... Yetişme çevremizden gelen dar ve sınırlı bir benlik tanımı içinde ısrarla yaşamaya devam etmek, bizi farklı şartlara ve deneyimlere uyum sağlayamayan, direnci ve kırılganlığı yüksek, mutsuz ve tatmin siz bireylere çevirir.
Reklam
İbn-i Teymiye (rahimehullah) şöyle demektedir: "Allah'a isyanı gerektiren hususlarda, hidayet ve hak dine uymama noktasında, kendisine itaat edilen her şey tağuttur. İşte bundan dolayıdır ki; Allah'ın kitabı dışında, hükmeden ve hükmüne başvurulan kimseye tağut ismi verilmektedir."(13) ***************************************** (13) İbn-i Tevmiye'nin tağut tanımı üzerine bu cümlesi kitabın orjinalinde yoktur. Ancak Makdisi'nin İbn-i Tevmiye'den yapmış olduğu nakil "...işte bundan dolayıdır ki..." diye başladığı için İbn-i Tevmiye'nin tağut tanımı üzerine sözünün baş kısmını da buraya eklemeyi uygun gördük. Bkz. Mecmu'ul Feteva: 28/201
Sayfa 22 - Şehadet Yayınları
Tağutun Tanımı...
Ebedi kurtuluşun sağlam kulpuna yapışman için inkâr etmen ve ona ibadet etmekten kaçınman gereken tağut, sadece dua, adak, tavaf ya da secde etmek suretiyle kendisine ibadet edilen taşlar, putlar, ağaçlar ve kabirlerden ibaret değildir.(11) Aksine tağut kavramı bütün bunlardan daha geneldir ve ibadet çeşitlerinden herhangi birisiyle Allahu Tealâ dışında kendisine ibadet edilen ve kendisine yapılan bu ibadeti de inkâr etmeyen her mabudu kapsar.(12) Tağut kelimesi tuğyandan türemiştir. Bu da yaratılanın Allahu Tealâ'nm kendisi için tayin etmiş olduğu sının aşmasıdır. Mücahid (rahimehullah) şöyle demektedir: "Tağut, insanların emir sahibi olup, hakemliğine başvurulan insan suretine bürünmüş şeytanlardır." ********************************************************** (12) "...kendisine yapılan bu ibadeti de inkâr etmeyen..." kaydı ile, kendisine ibadet edilen melekler, nebiler ve salih kimseler, tağut kavramının içerisinden çıkarılmıştır. Çünkü onlar kendilerine yönelik ibadet eyleminden razı değildirler. Bundan dolayı onlar tağut olarak isimlendirilemeyeceği gibi doğal olarak onlardan beri olmak gerekmemekte, buna karşılık onlara ibadet etmekten kaçınmak, onlara ibadet edenlerden uzak durmak gerekmektedir.
Sayfa 21 - Şehadet Yayınları
"İlk yetişme çevremizden gelen dar ve sınırlı bir benlik tanımı içinde ısrarla yaşamaya devam etmek, bizi farkı şartlara ve deneyimlere uyum sağlayamayan, direnci ve kırılganlığı yüksek, mutsuz ve tatminsiz bireylere çevirir."
Reklam
Bizim neslimizin adı dejenerasyondur. Film afişlerinde iyi duracak bir nesil adı: D-Generation! Yani nesilsizler nesli. Hiçbir nesle ait olmayanların çağı. En korkulması gerekenlerin nesli, çünkü hiçbir tanımı, sınırı, kuralı yok. Muhtemelen, bu son nesil olacak.
Her şeyi romantikleştirmeyin
Yasalara göre, evliliğin tanımı son derece basit: Gelecekteki ekonomik faaliyetleri ve yükümlülükleri paylaşmayı gerektiren ekonomik bir sözleşme. Bunun üzerine istediğiniz duygusal anlamı yükleyebilirsiniz fakat yasa sonuç olarak evliliği ekonomik faaliyetlerimizin birleşmesi olarak görür.
Pdf, Geoaktif YayınlarıKitabı okuyor
Kral, emir, sultan ya da başkan fark etmez. Hepsi genel tanımı içinde diktatör, zalim ve gaddar. Hepsinin ülkesinde sınırsız yolsuzluk var. Yolsuzluk konuşulmasın diye yoksulluk, cehalet ve din sömürüsü gerek. Biraz da baskı ve korku.
Sayfa 237Kitabı okudu
Nafiye Bozkurt yazdı... OKUNASI: “Gülüşünü gülüşümün yanına bırak oynasınlar bir zaman çocuklaşarak…”Diyor Mehmet Binboğa Efelya romanını su gibi bir çırpıda okudum. Son dönemlerde en büyük korkum başlayıp bitiremediğim kitaplardan duyduğum suçluluktu. Bana bu duyguyu yaşatmadığı için Mehmet Binboğa’ya ayrıca teşekkür ediyorum. Efelya Türk diline son derece hâkim kelimelerle oynama sanatını bir melodi gibi okuyucuya sunan abartıdan uzak edebi metinleri şiir ve Anadolu diliyle süsleyen tekrar tekrar okunası bir roman. Mehmet Hoca otuz yıllık edebiyat öğretmeni olmanın bütün kazanımlarını sunmuş biz okuyucuya. Ne güzel bir “an” bırakmış edebiyata. Ferhat'ın rüyalarında içselleştirdiği denizkızını arayışı Elif’e(Efelya) rastlamasıyla somutlaşır ve o andan sonra aşkın tanımı değişir. Aslında İkisi de hem kaçış hem de arayış içindedirler. İlk zamanlar şiirsel sohbetlerle başlayan bu süreç rüya ile gerçek arasında yaşanan bir aşk olarak çıkıyor okuyucunun karşısına. Kuytulardaki ayak izleri gibi her kaçmak istediklerinde gümbür gümbür bir yanardağ olmuşçasına biraz daha yakınlarında buluyorlar aşkı. Çiftin bütün sorumluluklarını hiçe sayarak birbirlerini buldukları İtalya turunda aşkın lezzeti ve koy vermişliğinin yanında kaybetme sancılarının ve sorgulama evresinin adımlarının da atıldığı bir aşk öyküsü…
Resim